Cennette Allah’ı Görebilecek miyiz?
Cennette Allah’ın cemalini görebilecek miyiz? “Şu Ay’ı hiçbir sıkıntı çekmeden gördüğünüz gibi Rabbinizi de ayan beyan göreceksiniz” hadisini nasıl anlamalıyız?
Cerîr İbni Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir gece Resûlullah’ın yanında bulunuyorduk. On dördüncü gecesindeki Ay’a baktıktan sonra şöyle buyurdu:
“Şu Ay’ı hiçbir sıkıntı çekmeden gördüğünüz gibi Rabbinizi de ayan beyan göreceksiniz.” (Buhârî, Mevâkîtü’s-salât 16,Tefsîru sûre (50), 2, Tevhîd 24; Müslim, Mesâcid 211. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 19; Tirmizî, Cennet 16; İbni Mâce, Mukaddime 13)
***
Suheyb radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Cennetlikler cennete girince Allah Teâlâ onlara:
- Size vermemi istediğiniz bir şey var mı? diye soracak. Onlar:
- Yâ Rabbî! Yüzlerimizi ak etmedin mi? Bizi cennete koyup cehennemden kurtarmadın mı, daha ne isteyelim, diyecekler.
İşte o zaman Allah Teâlâ perdeyi kaldıracak. Onlara verilen en güzel ve en değerli şey Rablerine bakmak olacaktır.” (Müslim, Îmân 297. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân 11)
Hadisleri Nasıl Anlamalıyız?
Peygamber Efendimiz birinci hadiste, mü’minlerin âhirette Allah Teâlâ’yı rahat bir şekilde göreceklerini anlatmaktadır. Ashâb-ı kirâmın, “Acaba orada Rabbimizi net bir şekilde görebilecek miyiz?” diye endişeye kapılmaması için onlara bir misâl getirmiş, berrak bir gecede dolunayı görebilmek için insanların birbirini itip kakmasına, sıkışıp üst üste yığılmasına gerek kalmadığı gibi, onların da Cenâb-ı Hakk’ı açıkça göreceklerini belirtmiştir.
Mü’minlerin âhirette Allah Teâlâ’nın eşsiz güzelliğini göreceklerine dair hadisler Hz. Ebûbekir, Hz. Ali, Muâz İbni Cebel, Abdullah İbni Mesut, Abdullah İbni Abbâs, Abdullah İbni Ömer gibi en az yirmi büyük sahâbî tarafından rivayet edilmiş ve bu rivayetler bize mütevâtir olarak yani en sağlam şekilde gelmiştir.
Zaten Kur'ân-ı Kerîm’deki muhtelif âyetler de Cenâb-ı Hakk’ın âhirette ayan beyan görüleceğini ortaya koymaktadır. Bu âyetler arasında konuyu en açık şekilde ifade edeni: Yüzler vardır ki o gün ışıl ışıl parıldayacak, Rablerine bakacaktır (O'nu görecektir)” (Kıyâmet sûresi, 22-23) âyet-i kerîmesidir.
Cehennemlikler anlatılırken de “Hayır! Onlar şüphesiz o gün Rablerinden (O'nu görmekten) mahrum kalmışlardır (Mutaffifîn sûresi, 15) buyurulması, birtakım bahtsızların Rablerini görme şeref ve saâdetine eremeyeceklerini ortaya koymaktadır.
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem “İyi işler yapanlara daha güzel karşılık, bir de fazlası vardır” (Yûnus sûresi, 26) âyetini tefsir buyururken “fazlası” kelimesini, Allah Teâlâ’nın mübarek yüzüne bakmak diye açıklamıştır.
Nebiyy-i Muhterem Efendimiz birinci hadîs-i şerîfi söyledikten sonra “Durum böyle olduğuna göre, güneşin doğup batmasından önceki namazları elinizden geldiğince kılmaya ve onları ihmal etmemeye gayret ediniz” buyurmuş, yani sabah uykusu ile ikindi vaktinin yoğun işlerinin namazı ihmal ettirmemesini tavsiye etmiş, sonra da sözünü şu âyetle güçlendirmiştir: “Güneşin doğmasından önce de, batmasından önce de Rabbini övgü ile tesbih et.” (Tâhâ sûresi, 130)
Bu âyetteki tesbih sözüyle sabah ve ikindi namazları kastedilmektedir. Müellifimiz bu ilâveyi cennet nimetleri konusuyla ilgili görmediği için Riyâzü's-sâlihîn’e almamıştır.
Her iki hadîs-i şerîf, yukarıdaki âyet-i kerîmelerin bir tefsiri olarak, mü’minlerin cennette Allah Teâlâ’yı açık seçik bir şekilde göreceklerini belirtmekte ve bunun cennet nimetlerinin en değerlisi olduğunu göstermektedir. Bu hadislere Allah’ı görmek anlamında rü’yet hadisleri denmiştir.
Yukarıdan beri okuduğumuz hadislerde ve müellifimizin buraya almadığı cennetle ilgili pek çok hadîs-i şerîfte, Cenâb-ı Mevlâ’nın cennetlik kullarını değişik lutuflarıyla hep sevindirdiği, onların bahtiyarlıklarını durmadan artırdığı görülmektedir. Bütün bu nimetlerin en üstünü ise, bizzat Allah Teâlâ’nın belirttiği gibi, O’nun o eşsiz ve doyumsuz cemâlini görmek olacaktır.
Nevevî’nin kitabına son olarak bu iki hadisi alması doğrusu çok mânalıdır. Hayatın gayesinin ve şu hayatta varılacak son hedefin Allah’ın rızâsına ermek ve neticede O’nu görmek olduğunu söylemek istiyor. Rahmeti sonsuz Mevlâmız’dan, kendimiz için de sizin için de bu en güzel âkıbeti ve mutlu sonu niyâz ederiz.
Hadislerden Öğrendiklerimiz
- Cennetteki mü’minler, sahip oldukları nimetlerin güzelliğine ve mükemmelliğine bakarak, o nimetlerden daha iyisinin olamayacağını zannedeceklerdir.
- Cennet nimetlerinin en üstünü Allah Teâlâ’yı görmek olacaktır. Mü’minler âhirette Allah Teâlâ’nın cemâlini, arada hiçbir engel bulunmadan açıkça görüp doya doya seyredeceklerdir. Cehennemlikler ise bu bahtiyarlıktan mahrum kalacaklardır.
Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları
YORUMLAR