'cep'ten Kulaklıkla Konuşun Uyarısı!

BTK Başkanı, mobil cihazların yaydığı elektromanyetik dalgaların etkisinin, uzun süre başa yakın tutulduğunda ortaya çıktığını belirterek, görüşmelerin kulaklıkla yapılması gerektiğini söyledi.

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Ömer Fatih Sayan, mobil cihazların yaydığı elektromanyetik dalgaların etkisinin, görüşme esnasında ve uzun süre başa yakın tutulması durumunda ortaya çıktığına işaret ederek, "Özellikle uzun görüşmelerde kablolu veya bluetooth kulaklık kullanılmasının bu etkiyi azaltıyor" dedi.

Sayan, Türkiye’de 72 milyondan fazla mobil telefon abonesinin bulunduğunu anımsatarak, mobil telefonlar başta olmak üzere elektronik haberleşme cihazlarının insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler oluşturmaması için gereken tedbirleri almak için çalıştıklarını söyledi.

Piyasada standartlarına uygun olmayan mobil telefonlar başta olmak üzere elektronik haberleşme cihazlarının bulundurulmaması veya vatandaşlar tarafından kullanılmaması için gereken bütün tedbirleri aldıklarını dile getiren Sayan, Türkiye'de piyasada satılan cep telefonları, kablosuz telefonlar, telsizler, kablosuz haberleşme cihazları, sabit telefonlar ve modemler gibi elektronik haberleşme cihazlarının uluslararası standartlara uygunluğunun BTK tarafından denetlendiğini anlattı.

Sayan, BTK Piyasa Gözetim Laboratuvarı’nda söz konusu cihazların, uzman laboratuvar çalışanları tarafından test edildiğini, uluslararası standartlara uygun bulunmayan cihazlar hakkında kanunda sayılı çeşitli müeyyidelerin uygulanabildiğini ifade etti.

TELEFONLA KONUŞURKEN KULAKLIK KULLANIN

Mobil cihazlarının yaydığı elektromanyetik dalgaların etkisinin, özellikle görüşme esnasında ve uzun süre başa yakın tutulması durumunda ortaya çıktığına dikkati çeken Sayan, özellikle uzun görüşmelerde kablolu veya bluetooth kulaklık kullanılmasının bu etkiyi azalttığını kaydetti.

Sayan, mobil cihazların, görüşme için arama tuşuna basıldığında baz istasyonuyla iletişim kurmak için daha yüksek güç harcadığından ve görüşme başladıktan sonra daha düşük ve stabil bir çıkış gücüyle çalıştığından, arama tuşuna basılır basılmaz kulağa götürülmesi yerine aranan tarafın telefonu açmasıyla cihazın kulağa götürülmesinin elektromanyetik dalgaların etkisini nispeten azalttığını vurgulayarak, "Örneğin, mobil cihazlarımızla arama yapılırken, ilk esnada baz istasyonuyla kurulan iletişim süresince cihazlarımızdan EMR ekipmanıyla yapılan ölçümlerde 15 volt/metre güç çıkışı görülmektedir. Bu oran çağrı kurulumuyla birlikte azalmaktadır" diye konuştu.

Aramalarda telefona bağlantı kurulma anının en yüksek değere ulaştığı an olduğunu vurgulayan Sayan, karşıdan "alo" sesi alındıktan sonra telefonun kulağa götürülmesi durumunda yaklaşık 15'te bir oranında daha az elektromanyetik alana maruz kalındığına dikkati çekti.

LEPTOPLARI DİZDE TUTMAYIN

Bataryası ısınan laptop gibi cihazların uzun süre dizde tutulmaması uyarısında bulunan Sayan, olası batarya problemlerinde insan sağlığına zarar gelmemesi için bu önlemin alınmasını istedi.

Alınan ürünün CE işaretinin mutlaka kontrol edilmesi, fatura ve garanti belgelerinin atılmaması gerektiğini dile getiren Sayan, "Üreticilerin, piyasaya sadece teknik düzenlemelere uygun ve güvenli ürünleri arz etmek zorundadır. Teknik düzenlemelere uygun ürünlerin güvenli olduğu kabul edilir. Elektronik haberleşme cihazlarında CE işareti sizin güvenliğinizi taahhüt etmektedir. Cihaz kutusu içinde imalatçının cihazın teknik düzenlemelere uygun olarak üretildiğini belirten imzalı beyanının (uygunluk beyanı) bulunması gerekmektedir. Cihazın faturasının ve garanti belgesinin muhafaza edilmesi yararınıza olacak" diye konuştu.

TELEFON ŞARJDAYKEN KONUŞMAYIN

Mobil cihazların şarjı esnasında oluşabilecek yıldırım düşmesi gibi doğa olaylarının şebeke üzerinden şarj aletlerine ve oradan da cihaz vasıtasıyla kullanıcılara geçebileceğini anlatan Sayan, bu durumun hayati sonuçlar doğurabileceğinin her zaman göz önünde bulundurulması gerektiğini söyledi. Sayan, söz konusu durumların önüne geçmek için cihazların şarjdayken kullanılmamasını istedi.

Sayan, benzer şekilde dizüstü bilgisayarların da şarj esnasında bireylerin dizinde olmamasının sağlık açısından faydalı olacağını sözlerine ekledi.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.