
Cevat Paşa’nın Rüyası
Mirlivâ Cevat Paşa’nın gördüğü rüya gerçek oldu mu? Cevat Paşa’nın rüyasında işaret edilen 26 mayın zaferi nasıl getirdi? İşte o manevî sırrın hikâyesi...
Çanakkale müstahkem mevkî kumandanı Mirlivâ Cevat Paşa, Boğaz’a çöreklenen düşman donanmalarının bombardımanları karşısında melûl ve mahzun bir hâlde iken, aşırı yorgunluktan dolayı hafîf bir uykuya dalmıştı.
CEVAT PAŞA’NIN RÜYASI
Rüyâsında hâtiften bir ses işitti:
“–Ey Cevat! Sizler Allah Teâlâ’nın yüce kelâmına hürmet ve tâzîm edersiniz. Bunun için Cenâb-ı Hakk’ın yardımından dolayı size müjdeler olsun! Şu denizin üzerine bir bakıver!”
Cevat Paşa, Karanlık Koy’a baktığında, bir nûr cümbüşü arasında «kef» ve «vav» harflerini gördü. Ardından uyandı.
Ertesi gün Cevat Paşa, bir mezarın başında Fâtiha okurken rüyâsındaki sesi bir daha işitti:
“–Ey Cevat! Depolardaki 26 mayını denize döşe!”
Heyecana kapıldı. Mânevî bir muammâ ile karşı karşıya idi. Bunu nasıl çözeceğini düşünürken az ileride kendisini süzen nûr yüzlü bir zâta rastladı. O zât, Paşa’ya yaklaştı ve bir derdi olup olmadığını sordu. Paşa da, olup bitenleri anlattı. O Allâh dostu, Paşa’nın anlattığı muammâyı derûnî bir vukûfiyetle açıkladı:
“–Evlâdım! Deniz üzerinde gördüğün nûr, zaferimize alâmettir. Kâfirlerin bu topraklara sâhip olamayacağını gösterir. «Kef» ve «vav» harfleri ise, ebced hesâbına göre 26 eder. O hâlde deponuzdaki 26 mayını Karanlık Koy’a döşemeniz, zaferin en büyük hamlelerinden biri olacaktır.”
Bu sözlerinin ardından o nûr yüzlü zât, gözden kaybolup gitti.
Normalde mayınların boğaza dik döşenmesi lâzımken bu rüyâya göre Karanlık Koy’da karaya paralel olarak döşenmesi isteniyordu. Burası boğazın pasif bir koyu olup stratejik açıdan mayın dökülmeye hiç de müsâit değildi.
Her şeye rağmen bu mânevî zuhûrâta teslîm olan Cevat Paşa, vakit geçirmeden mayınların döşenmesi için derhâl emir verdi. Yüzbaşı Hakkı Bey’in kumandasındaki Nusret Mayın Gemisi, vazîfesini mükemmel bir şekilde yerine getirdi. Gece yarısı denize salınan mayınların her biri tekbîr ile suya yerleştirilmişti. O sabah Yüzbaşı Hakkı Bey, vazîfesini tamamladıktan sonra geçirdiği bir kalp krizi ile şehîd oldu.
Ertesi gün, düşman zırhlıları Boğaz’a girdiğinde, gece döşenmiş olan mayınlar, vazîfelerini îfâ etmeye başladı. Neticede düşman donanmasının bir kısım mühim zırhlıları bu mayınlarla Boğaz’ın sularına gömüldü. Böylece düşmanın hücûmu bertarâf edildi.
Winston Churchill 1930’da “Revue de Paris” dergisinde bu hâdiseyi şöyle tahlil eder:
“Birinci Dünyâ Harbi’nde bu kadar insanın ölmesine, harbin ağır masraflara mâl olmasına ve denizlerde beş bin adet ticâret ve savaş gemisinin batmasına başlıca sebep, Türkler tarafından bir gece önce atılan ve incecik bir çelik halat ucunda sallanan 26 adet mayındır.”
İşte Allah Teâlâ’nın, Kelâm-ı İlâhî’sine gösterilen hürmet ve tâzîmin müstesnâ berekâtı…
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları
YORUMLAR