Çevre Temizliği ile İlgili Hadisler

Peygamberimizin (sav.) çevre temizliği ve korumasına verdiği önem hakkında örnekler nelerdir? Peygamberimizin (sav.) çevre temizliği ve koruması ile ilgili bazı hadisleri...

Hz. Peygamber (sav.) herkese açık olan yerlerin temizliğine ehemmiyet vermiş, çevre temizliği ve koruması ile ilgili ikazlarda bulunmuştur.

ÇEVRE TEMİZLİĞİ İLE İLGİLİ HADİSLER

Câbir b. Abdullah’tan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Benden önceki peygamberlerden hiçbirine verilmeyen beş şey bana verilmiştir: Ben, (düşmanımın içine) bir aylık mesafeden korku salma yardımına mazhar oldum. Yeryüzü bana mescit ve temiz kılındı. Onun için ümmetimden namaz vaktine kavuşan herkes bulunduğu mekânda namazını kılıversin. Ganimetler bana helal kılındı. Her peygamber sadece kendi kavmine gönderilirken ben bütün insanlığa gönderildim. Ve bana şefaat (etme hakkı) verildi.” (Buhârî, Salât, 56; Müslim, Mesâcid, 3)

*

Câbir’den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Uyuyacağınız zaman kandilleri söndürün. Kapıları kapatın. Su kaplarının ağızlarını bağlayın. Yiyecek ve içeceklerin üzerini örtün.” (Buhârî, Eşribe, 22)

*

İmrân b. Hıttân’ın naklettiğine göre, Hz. Âişe(ra) şöyle rivayet etmiştir:

“Hazret-i Peygamber kendi evinde, içinde haç resimleri nakşedilmiş bulunan hiçbir şeyi bırakmaz, mutlaka bozardı.” (Buhârî, Libâs, 90)

*

Muâz b. Cebel’den nakledildiğine göre, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Lanete sebep olan şu üç şeyi yapmaktan; su kaynaklarına, yol ortasına ve gölgelik yerlere abdest bozmaktan sakının.” (Ebû Dâvûd, Tahâret, 14)

*

Ebû Hüreyre’nin rivayet ettiğine göre, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Hiçbiriniz durgun suya küçük abdest bozmasın.” (Müslim, Tahâret, 95)

*

Abdullah b. Amr anlatıyor:

“Bir gün Sa‘d (b. Ebû Vakkâs) abdest alırken Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- onun yanına uğramıştı.

‘-Bu ne israf?’ buyurdu. Sa‘d,

‘-Abdestte de mi israf olur?’ diye sorunca, Rasûlullah-sallâllâhu aleyhi ve sellem-,

‘-Evet, akan bir nehirde bile olsan (israf olur).’ diye cevap verdi.” (İbn Mâce, Tahâret, 48)

*

Enes b. Mâlik’ten nakledildiğine göre, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Birinizin elinde bir fidan varken kıyamet kopuyor olsa bile derhâl onu diksin!” (İbn Hanbel, III, 184)

*

Enes b. Mâlik’ten rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Bir Müslüman, bir ağaç diker de onun mahsulünden bir insan yahut hayvan yerse muhakkak o yenilen şey, ağacı diken kimse için bir sadaka olur.” (Buhârî, Edeb, 27)

*

Ebû Hüreyre’den(ra) rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Otlak yerlerde yolculuk ettiğinizde hayvanların otlamalarına fırsat verin. Kurak zamanlarda yola çıkarsanız hayvanları takatsiz kalmadan gidilecek yere varmaları için hızlı yürütün ve bir an evvel onları besleyin. Gece konaklarsanız yoldan kenara çekilin. Çünkü yol, hayvanların geçeceği ve haşaratın geceleyeceği yerdir.” (Müslim, İmâre, 178)

*

Sehl b. Hanzaliyye’den nakledildiğine göre,

“Rasûlullah-sallâllâhu aleyhi ve sellem-, açlıktan karnı sırtına yapışmış bir deveye rastladı ve

‘-Bu dilsiz hayvanlar hakkında Allah’tan korkun. Onlara binmeye elverişli hâllerinde binin ve onları yenmeye elverişli olduklarında yiyin.’ buyurdu.” (Ebû Dâvûd, Cihâd, 44)

*

İbn Abbas’tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Hiçbir canlıyı hedef edinmeyin!” (Müslim, Sayd ve zebâih, 58)

*

İbn Abbas şöyle demiştir:

“Rasûlullah, hayvanları birbirleriyle dövüştürmeyi yasakladı.” (Tirmizî, Cihâd, 30; Ebû Dâvûd, Cihâd, 51)

*

Ebû Humeyd(ra) anlatıyor:

“Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile birlikte Tebük Gazvesi’nden dönüyorduk. Medine’ye vardığımızda Allah Resûlü şöyle buyurdu:

‘-İşte bu Tâbe’dir (iyilik ve güzellik şehridir). Bu da Uhud’dur; öyle bir dağdır ki o bizi sever, biz de onu severiz.’ ” (Buhârî, Megâzî, 82)

*

Abdullah b. Amr’dan nakledildiğine göre, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Hiçbir kişi yoktur ki bir serçe ya da ondan daha küçük bir canlıyı haksız yere öldürsün de Yüce Allah ona bunun hesabını sormasın!” (Nesâî, Sayd ve zebâih, 34)

İslam ve İhsan

İSLAM DİNİNİN ÇEVREYE VERDİĞİ ÖNEM NEDİR?

İslam Dininin Çevreye Verdiği Önem Nedir?

DOĞA VE ÇEVRE TEMİZLİĞİ İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Doğa ve Çevre Temizliği İle İlgili Ayet ve Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.