Çevre Temizliği Nasıl Olmalıdır?

Çevre temizliği nasıl olmalıdır? Müslümanın çevre temizliği hassasiyeti nasıl olmalıdır?

İnsan sosyal bir varlık olduğundan dolayı diğer insanlarla bir arada yaşamak mecburiyetindedir. Bu da onlara karşı çeşitli hak ve sorumlulukları beraberinde getirir.

Müslüman, şahsî olarak rûh ve beden temizliğine îtina gösterdiği gibi evinin, sokağının ve çevresinin de temiz olmasına âzâmî derecede ehemmiyet verir. Çünkü çevre temizliği yalnız kendimizi değil, başkalarını da ilgilendiren bir konudur. Çevreyi kirletmek başkalarını rahatsız etmek, diğer insanlara zarar vermek demektir. Halbuki müslüman başkalarına zarar vermeyen, hiç bir canlıyı incitmeyen insandır.

Çevremizi temiz tutmak hem kendi sağlığımız için, hem de başkalarının sağlığı için çok önemlidir.

Müslümanın evi ve bulunduğu diğer yerler, sanki akşam veya sabah Resûlullâh Efendimiz (s.a.) ziyârete gelecekmiş gibi tertipli ve düzenli olmalıdır.

Peygamber Efendimiz: “Avlularınızı temizleyiniz.” buyurarak evlerin çevresinin de temizlenmesi gerektiğini bildirmiştir.

Peygamber Efendimiz (s.a.):

“Lânete uğramışlardan olmaktan sakının” buyurdu.

Bunun üzerine Ashab:

– Bunlar kimdir. Ya Rasûlallah? diye sorunca, Peygamberimiz:

– “Halkın gelip geçtiği yolu ve gölgelendikleri yerleri kirletenlerdir.” buyurdu.

İnsanların gelip geçtiği yolları, oturup kalktıkları ve dinlendikleri yerleri kirleterek başkalarının rahatsız edilmesi İslâm ahlâkı ile bağdaşmaz.

Mescide veya camiye gelince ayakkabılar ve terlikler lâlettayin bir şekilde sağa sola bırakılmamalı, bilakis karışıklığa meydan vermeyecek ve kimseyi rahatsız etmeyecek şekilde münâsip bir yere konmalıdır.

Müslümanların evi, son derece temizdir. Ayakkabılarla aslâ içeri girilmez. Her yer, namaz kılınabilecek derecede pırıl pırıldır.

Peygamber Efendimiz beden, kıyafetçe olduğu gibi çevre temizliği bakımından da insanların en temiziydi. Kendi temizlik ve zerâfetine önem verdiği kadar başkalarının da temiz, zarif ve güzel görünmelerini isterdi.

Peygamber Efendimiz çevre temizliğine karşı da çok duyarlıydı. Bir gün sahabeleriyle birlikte bir davete gidiyordu. Yolda yürürken, yol üzerinde insanların ayağına takılıp onlara zarar verebilecek taş, ağaç, diken gibi cisimleri yoldan kaldırıp kenara atıyordu. Bir taraftan da arkadaşlarıyla sohbet etmeye devam ediyordu. (Müslim, Îmân, 58) Peygamber Efendimiz bu sırada yanlarından geçmekte olan bir adamın sokağa tükürdüğünü gördü. Bu görüntü ona çok çirkin gelmişti. Yüz ifadesi değişti. Bu durumdan hiç hoşlanmamıştı.

Peygamber Efendimiz diğer insanların rahatsız olmamaları için bu tükürüğü kendisi temizlemek istedi. Fakat Allah’ın Resûlü’nü çok seven ve onu dikkatle izleyen arkadaşları onun bundan rahatsız olduğunu ve üzüldüğünü anlamışlardı. İçlerinden biri hemen harekete geçerek bu tükürüğü toprakla örttü.

Bu hoş olmayan durum giderilince Peygamber Efendimiz tekrar gülümsemeye başladı ve şöyle dedi:

– Bir Müslümanın yaptığı davranışlarla çevresine zarar vermemesi gerekir. Beden ve çevre temizliğe önem verdiği kadar, iç dünyasının, yani kalbinin temizliğine de dikkat etmesi gerekir. Bir kul, çirkin işler yapıp günah işlediği zaman kalbine kara bir nokta düşer. Eğer tövbe etmez de bu günahı işlemeye devam ederse bu siyah noktalar kalbinin tamamını kaplar. O kişinin kalbi adeta paslanır.

Bir adam yolda yürürken, önüne dikenli bir dal yani çalı rast geldi. Yoldan geçecek başka bir kişinin çalıya dolanıp da zarar görmesini istemediğinden onu alıp kenara attı. Allah Teâlâ da onun bu davranışından çok memnun kalarak, onun geçmiş günahlarını affetti.” (Buhârî, Mezâlim, 28; Müslim, Birr, 128) Bu bakımdan kişinin yolunun üzerinde bulunan insanların gözünü ve gönlünü rahatsız edecek çöp ve kesici parçalar gibi insanlara zarar verebilecek şeyleri ortadan kaldırması Allah’ın mükâfatlandıracağı bir sadakadır. (Buhârî, Cihâd, 72; Müslim, Müsâfirîn, 84)

Kaynak: Faruk KANGER Lokman HELVACI, ADABI MUAŞERET

İslam ve İhsan

TUVALET ADABI NASIL OLMALIDIR?

Tuvalet Adabı Nasıl Olmalıdır?

ÇEVRE HAKKINDA HADİSLER

Çevre Hakkında Hadisler

ÇEVRE İLE İLGİLİ HADİSLER

Çevre ile İlgili Hadisler

ECDATTAN ÇEVRE TEMİZLİĞİ HASSASİYETİ

Ecdattan Çevre Temizliği Hassasiyeti

RABBİMİZ ÇEVRE İLE BİZLERE NE ÖĞRETİR?

Rabbimiz Çevre ile Bizlere Ne Öğretir?

DOĞA VE ÇEVRE TEMİZLİĞİ İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Doğa ve Çevre Temizliği İle İlgili Ayet ve Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.