Cimrilik De İsraf Da Yasak

Pintilik ve hasislik, Cenâb-ı Hakk’ın en sevmediği çirkin huylardır. Bu sebeple güzel dinimiz İslam'da cimrilik de israf da yasaktır.

Pintilik ve hasislik, Cenâb-ı Hakk’ın en sevmediği çirkin huylardır.

Cömertlik; sende olanı onda olmayana vermen, onun ihtiyacını telâfi etmendir.

Cömertlik; hidâyet ve Hakk’a dost olma yolunun birinci ve zarûrî şartıdır. Cimrilik ise, bu mânevî nimetlerden mahrumiyet sebebidir.

Hazret-i Mevlânâ; bu hakikati şöyle anlatır:

“(Ey Rabbim!) Göklere mîrâc için kullarının önüne koyduğun gizli merdivenden cimriler, hasis ve gafil kişiler faydalanamaz.

Ancak emin kişilere, sâlih ve cömert kişilere mîrac merdivenini gösterirsin ki, ruhlar kervanı oradan çıkarak Sen’in göklerine doğru yükselsinler / vuslata nâil olsunlar.” (Dîvân-ı Kebîr)

Ham nefsin mayasında hodgâmlık / bencillik / egoistlik vardır. Malı elinden çıkarmaya kıyamaz. Ahmakça bir eli sıkılıkla, servetini fânî dünyada sürekli saklayabileceğini zanneder. Hâlbuki insan da, dünya da fânîdir. Cimri ölüp gidecek; infâk etmeye kıyamadığı mallar, mîrasçılarına, hesâbı ise kendisine kalacaktır.

İnfâk etse, kendisi için ebediyet sermâyesi olabilecek o servet, cimriliği yüzünden zorlu bir mahşer engeli olacaktır.

İnsan fıtratının ifrat ve tefritlere dûçâr olarak birbirinin tam aksi istikametlere savrulduğu mâlûmdur. Bu sebeple dînimiz, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in temsil ettiği îtidal noktasını ölçü olarak koymuş ve cimrilikle beraber, isrâfı da yasaklamıştır:

İSRAF DA YASAK

Âyet-i kerîmelerde buyurulur:

“Eli boynuna bağlıymış gibi cimri olma! Elini büsbütün açıp isrâfa da kaçma!..” (el-İsrâ, 29)

“Onlar verdikleri zaman isrâf etmezler; cimrilik de etmezler; ikisi ortası bir yol tutarlar.” (el-Furkān, 67)

İsraf, haddi aşmak demektir.

“İsraf kişiden kişiye değişir.” denilerek, istismâr edilmemesi için, bir mü’min kendisine şu tarifi düstur edinmelidir:

Nefse, ihtiyacından fazlasını tahsis etmek israftır.

Bir mü’min, maîşetini mâruf ve makul ölçüler içerisinde tutmalıdır. Dünya nimetlerinden istifâde ederken kifâyet ve riyâzatı esas almalıdır.

Çünkü bu terazide; ihtiyaçlar kefesindeki her artış, insanın âhiret sermâyesi olan infak kefesinden azalmayla neticelenecektir.

Hazret-i Ali buyurur:

“Fakir, ancak zenginin isrâfı nisbetinde aç kalır!”

Çünkü müttakî bir mü’min için aslolan, ihtiyaçtan fazlasını infâk etmektir. Hattâ mü’min, vermenin hazzıyla huzur bulacak. Asla israf çılgınlığına dûçâr olmayacak.

İSRAF ÇILGINLIĞI

Cömertliğin düşmanı israftır. Cenâb-ı Hak;

“…İsrâf edenler, şeytanların kardeşleridir. Şeytan da Rabbine karşı çok nankördür.” (el-İsrâ, 27) buyurmaktadır.

Devrimizde de bencil câhiliyye insanı;

  • Ahmaklaştıran modalar,
  • Aldatıcı reklâmlar ve
  • Lüks harcamalar ile, dâimâ isrâfa sevk edilmektedir.

İsraf, ekseriyâ şahsiyetteki gedikleri kapatmak için kullanılan bir aşağılık kompleksidir, yani aşağılık duygusunu bastırma davranışıdır.

Esâsen;

Bir insan, sahip olduğu lüks eşya ile şahsiyet ve şeref kazanamaz. Şahsiyetli bir insan da, servete yahut herhangi bir lüks eşyaya sahip olmamakla, hiçbir şey kaybetmez.

Unutmamalıdır ki;

Cömertlik, ancak isrâfa düşülmezse değerlidir. «Nasılsa bolca cömertlik yapıyorum.» diye kendi yaşayışında isrâfa düşen kimseler, şeytana aldanmış demektir. İdrâk eden için şu îkāz-ı ilâhî, ne kadar dehşetlidir:

“Allah isrâf edenleri sevmez!” (Bkz. el-En‘âm, 141; el-A‘râf, 31)

Şunlar cömertliği kökten zedeler:

-İsraf savurganlığı,

-Cimrilik hastalığı,

-Cömertliğe karışan enâniyet ve riyâ mikrobu.

Bu hususta ölçüyü; bulunduğumuz toplumun gafletinden değil, ashâb-ı kirâmın fazîletli yaşayışından almalıdır. Çünkü Peygamber terbiyesini yansıtan en güzel ve gerçek ölçü, onlardadır.

Bu dünya hayatında, gayemiz âhireti kazanmaktır. Rabbimiz, kendi katından lutfettiği fânî bir sermâyeye karşılık, ebedî bir mükâfâtı ihsan buyuruyor. Ancak bunun için fedâkârlık şart.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2021 Ay: Kasım, Sayı: 201

İslam ve İhsan

CİMRİLİK İLE İLGİLİ HADİS VE AYETLER

Cimrilik ile İlgili Hadis ve Ayetler

İNFAK NEDİR?

İnfak Nedir?

SADAKA NEDİR? SADAKA İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Sadaka Nedir? Sadaka İle İlgili Ayet ve Hadisler

CİMRİLİKTEN KURTULMAK İÇİN EN ETKİLİ YOL

Cimrilikten Kurtulmak İçin En Etkili Yol

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.