Çin, 10 Milyon Uygur'dan Pasaportlarını İstedi

Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurlara zalimce politikalar uygulayan Çin hükümeti, ülkede yaşayan 10 milyon Uygur'dan pasaportlarını polise teslim etmelerini istedi.

Çin Komünist Partisi'nin resmi yayın organlarından "Global Times" gazetesinin haberine göre, Doğu Türkistan'da yaşayan 10 milyon Uygur'un güvenlik ve bürokratik işlemler iddia edilerek pasaportları gaspedilecek.

Şıhızı kenti Kamu Güvenlik Bürosu Göç Ofisi'nin sosyal paylaşım sitesi “weibo”da yayınlanan açıklamasında, Uygur Özerk Bölgesi sakinlerinin pasaportlarını "yıllık inceleme” için polis karakollarına teslim etmeleri gerektiği belirtildi. Doğu Türkistan'da "kamu düzenini" sağlamak için denetimlerin sıkılaştırıldığı da vurgulandı.

Doğu Türkistan'da pasaport almanın ülkedeki diğer eyaletlere göre daha karmaşık hale geldiğini kaydeden bir yetkili, "Global Times" gazetesine yaptığı açıklamada pasaport kontrollerinin adaletsiz Çin kanunlarına göre suçlu ilan edilen şüpheli kişilerin yurt dışına kaçmasını önlemek için sıkılaştırıldığını ifade etti.

"SIRADAN İNSANLAR ETKİLENMEYECEK" UYARISI 

Çinli yetkililer ise yeni pasaport denetim politikasının sıradan insanları etkilemeyeceğini iddia ediyor.

Bir güvenlik yetkilisi de pasaportların kişisel veya hizmet pasaportu olup olmadığına bakılmaksızın yerel güvenlik birimlerine teslim edilmesi gerektiğini söyledi.

Pasaport denetim politikasının tüm Doğu Türkistan'da uygulandığını kaydeden yetkili, pasaporta ihtiyacı olan herkesin polis karakollarına başvurması gerektiğini belirtti.

İNSAN HAKLARI İZLEME ÖRGÜTÜ'NDEN UYARI 

İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne göre, Çin geçtiğimiz ekim ayından bu yana, Uygur vatandaşlarından pasaportlarını yetkili kurumlara iade etmelerini istiyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü, benzer bir uygulamanın Tibet bölgesi için de uygulandığını belirtti.

Çin'den ayrılma talebi olan Tibet ve Doğu Türkistan'daki azınlıklar, Çin tarafından baskı altına alınıyor ve muhaliflerin yurtdışına çıkmasına engel çıkarılıyor.

Kaynak: Ajanslar

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.