Çin İmparatoru'nun Peygamberimiz'i Öven Şiiri

Çin'de Ming Hanedanlığı'nın ilk İmparatoru olan Hong Wu'nun 14. yüzyıl sonlarında Hz. Peygamber'i öven bir şiir yazdığı ortaya çıktı.

Çin'de 1368-1398 yılları arasında hüküm süren imparator Hong Wu (Zhu Yuanzhang)'ın Hz. Peygamber için bir şiir yazdığı ortaya çıktı. Hong Wu, Yuan Hanedanlığına galip gelerek ülke yönetimine geçen Ming hanedanlığının ilk hükümdarı. Hong Wu'nun ordusunda aralarında Chang Yuchun, Lan Yu, Ding Dexing, Mu Ying, Feng Sheng ve Hu Dahai gibi meşhur generallerin de olduğu 10 Müslüman komutan bulunuyordu.

İmparator Hong Wu'nun saltanatı sırasında çok sayıda cami yaptırdığı, Nanjing şehrindeki yıkılmış olan Jinjue Camii'ni de yeniden inşa ettirerek, çok sayıda Hui Müslümanının bu şehre taşınmasını sağladığı da biliniyor. İmparatorun eşi İmparatoriçe Ma'nın da sonradan Müslüman olan bir aileden geldiği tarihi iddialar arasında.

İmparatorun şiiri her birinde dört kelime olan 24 dizeden oluşuyor. Şiirin İngilizce tercümesinden Türkçeye tercümesi ise şöyle:

Kainatın yaratılışından bu yana

Allah elçi atamayı kararlaştırmıştı

Bu büyük, imanlı adam

Batı diyarlarında dünyaya geldi

O, kutsal kitabı getirdi

O kitap otuz parçaydı

Tüm alemler için rehberdi

Tüm yöneticilerin emiri oldu

Her mukaddesin başıydı o

Destek alarak önemli insanlardan

Ümmetini selam yoluna eriştirdi

Beş vakit namaz ile

Sükunet, umut ve barış ile

Allah'a dayanıyordu tüm kalbiyle

Fakirler için umut oldu

Onları felaketlerden, zorluklardan kurtardı

Karanlığın üzerlerine çöktüğünü görünce

Ruhları ve alemleri aydınlattı

Uzakta kaldı tüm günahlar

Kelimeler yetmez ona teşekküre

Kutlu yolu sundu bize

Tüm şeytanları mağlup etti

Onun dini saf ve haktır

Muhammed soylu ve büyüktür!

Kaynak: Dünya Bülteni

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.