Çin Zulmünün Dayanağı 'sessiz Müslümanlar'

Çin’in Doğu Türkistan’daki baskı ve zulümleri 1 Ocak’tan itibaren yasal güvence altında yapılacak. Daha önce Ramazan’da oruç tutmaları yasaklanan Müslümanlar artık resmi kurumlar ve okullarda namaz kılamayacak. Dünya Uygur Kurultayı Genel Başkan Yardımcısı Seyit Tümtürk, İslam dünyasının sessiz kalmasının Çin’in baskı ve zulümlerini artırmasına dayanak olduğunu kaydetti.

65 yıldır fiili olarak komünist Çin yönetiminin işgali altında olan ve baskıcı politikalarla asimilasyona maruz kalan Doğu Türkistan Müslümanları yine yasaklarla gündemde. Seyahat özgürlükleri olmadığı ve hac izni alamadıklarından hac ibadetini yerine getiremeyen Müslümanların Ramazan ayında oruç tutmaları da yasaklanmıştı. Resmi kurumlar, okul ve işyerlerinde tesettürün yasak olduğu bölgede şimdi de namaz kılanlara ceza geliyor.

NAMAZ KILANLAR HAPSE ATILACAK

Yasaya göre, 1 Ocak’tan itibaren resmi kurumlar, okul ve işyerlerinde namaz kılan Müslümanlara para ve hapis cezası verilecek. İnternet ve cep telefonundan dini mesajlar paylaşanlara para cezası getirilmesiyle ilgili bir yasayı da kabul eden Çin yönetimi, aldığı yeni kararlarla Uygurlar üzerindeki baskısını arttırıyor. Komünist Parti üyeleri, 18 yaşından küçükler, işçi ve memurlar, kadınlar ve öğrencilere getirilen camiye giriş yasağı da sürüyor.

İSLAM ALEMİ SES ÇIKARMAYINCA ÇİN ZULMÜ YASALAŞTI

Dünya Uygur Kurultayı Genel Başkan Yardımcısı Seyit Tümtürk, Çin’in 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Gününde bu açıklamayı yaptığına dikkat çekerek, yıllardır fiilen uygulanan bu baskıların İslam aleminden tepki gelmediği için yasalaştırıldığının altını çizdi.

Tümtürk, 2009 yılından bu yana keyfi uygulamalarla tüm İslami sembollere suç aleti muamelesi yapıldığını ve bu sebeple idam cezaları alan, hapishanelere atılan veya yüksek para cezalarına çarptırılan binlerce Uygur Türkü olduğunu hatırlattı.

Ramazan ayında getirilen oruç yasağının gerginliğe neden olduğu bölgede bayramın birinci günü tesettürlü kadınlara yapılan saldırı sonucu çıkan arbededen sonra Çin ordusunun bayramın ilk gününde Yarkent’te yaptığı operasyonda 3 bin kişinin öldürüldüğünü belirten Seyit Tümtürk, bu olaylardan sonra isyanla suçlanan 27 kişiye idam cezası verildiğini belirtti.

“Tüm bu yasaklara, katliamlara ve idam cezalarına ne bir dünya ülkesinden, ne bir İslam ülkesinden tepki gelmediği ve BM ya da İslam İş Birliği Teşkilatından bir kınama yapılmadığı için Çin bu uygulamalarını açıktan ilan etmeye ve hızla yasalaştırmaya gidiyor” diyen Tümtürk, Çin yönetiminin bölgede radikal terör olduğu görüntüsü vermeye çalışarak baskılarını meşrulaştırmaya çalıştığını söyledi.

Kaynak: Yeni Şafak

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.