Çoban Da Rektör De Aynı Üniversitede

Anadolu Üniversitesi'nin 30 yıldır sürdürdüğü ve yaklaşık 2 milyon öğrenciye sahip açık öğretim fakültesinde, çobandan üniversite rektörüne, üst yöneticilerden komutanlara kadar birçok meslekten kişi, eğitim alma fırsatı yakalıyor.

Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci Gündoğan, Anadolu Üniversitesi'nin 30 yıllık açık öğretim fakültesi deneyimi olduğunu belirterek, söz konusu sistemin açıldığı ilk yıllarda üniversite okuyamayanlar için bir fırsat yarattığını kaydetti.

DAĞDAKİ ÇOBANDAN REKTÖRE HERKES AYNI FAKÜLTEDE

Yaklaşık 2 milyon öğrencisi bulunan açık öğretim sisteminin günümüzde bambaşka bir yönünün ortaya çıktığını ifade eden Gündoğan, şöyle konuştu:

"Bugün, açık öğretim sistemi içerisinde eğitim düzeyi yüksek, başarılı öğrencilerimiz var. Çok geniş öğrenci yelpazemiz bulunuyor. Dağdaki çobandan rektöre, genel müdürlerden üst düzey askerlere kadar uzanan farklı öğrenci yapılarımız var. İkinci üniversite fırsatı birçok insan açısından iyi oldu. Geçmişte edebiyat ya da tarih okumak isteyen ancak mesleki kaygılarla bu bölümde eğitim göremeyen doktor, mühendis gibi kişiler, açıköğretim sistemimiz sayesinde istedikleri bölümü okuma fırsatı buldu."

400 BİN ÖĞRENCİ İKİNCİ ÜNİVERSİTE OKUYOR

Açık öğretim fakültesi sayesinde ikinci üniversitesini okuyan yaklaşık 400 bin öğrencinin bulunduğunu vurgulayan Gündoğan, sözlerine şu şekilde devam etti:

"Öğrenci kalitesinin her geçen gün arttığını anlatan Gündoğan, "Söz konusu öğrencilerin hepsi ya başka bir üniversiteyi bitirmiş ya da farklı bir üniversitede öğrenim görüyor. Artık, dünyada örgün öğretim sistemi yalnız değil. Uzaktan öğretim metotlarının da devreye girmesi gerekiyor" dedi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.