Çobanlık Yapan Çocuğun Teog Başarısı

Adana’nın Feke ilçesi Gaffaruşağı Mahallesi'nde zor şartlarda okuyan Polat Ersin (14) çobanlık yaparak önce okul birincisi oldu, ardından TEOG sınavında aldığı 466 puan ile fen lisesini kazandı.

Adana’nın Toros Dağları eteklerindeki Feke ilçesinin Gaffaruşağı köyünde çobanlık yapan 14 yaşındaki Polat Ersin, TEOG'dan 466 puan alarak, fen lisesini kazandı.

Yolu olmayan ve ilkokulu birleştirilmiş sınıflarda eğitimini tamamlayan, karşı köylerindeki Ormancık Ortaokulu'na da zor şartlarda gidip gelerek okuyan Polat Ersin, hayali olan fen lisesini yatılı olarak kazandı. TEOG sonuçlarının açıklanması ile büyük sevinç yaşayan Polat Ersin başarısında, çobanlık yapsa da düzenli çalışmanın etkisi ve öğretmenlerinin desteği olduğunu söyledi.

13 KEÇİYLE GELEN BAŞARI

TEOG sonuçlarının açıklanması ile Kayseri Tomarza Fen Lisesini yatılı olarak kazanan Polat Ersin ilk teşekkürünü ailesine ve öğretmenlerine etti.

Ersin, başarısının sırrının düzenli ders çalışma olduğunu belirterek, “Sabah 7’de kalkıyorum ve 8’de okulda oluyordum. Okuldan çıktıktan sonra keçileri dağda otlatıyorum. Keçileri otlatırken soruları çözüyorum ve sınavlara hazırlanıyordum. 13 keçim ile birlikte aslında ders çalışıyorum” dedi.

ÇOBANLIK YAPARAK TEOG'DA 116 NET YAPTI 

"Köyde ve evde iş bitmiyor. Bir o yana bir bu yana iş için koşturuyorum, alışmayana zor olabilir ama alışana kolay geliyor" diyen Ersin, "Ev işinde her işi yaparım. 13 keçim var. Bazen keçilerle konuştuğum da oluyor. Okulda yaşadıklarımı paylaşıyorum. 466 puan aldım. İlk TEOG’da 109 ikinci TEOG’da 116 net yaptım" diye konuştu.

HEDEFİ KAYMAKAM OLMAK

Kaymakam olmak istediğini ifade eden minik çoban Polat Ersin, “Feke’nin kaymakamı olmak istiyorum. İlçemize hizmetlerde bulunmak istiyorum. Burada yaşamak kolay değil düzgün bir yol yok, kışın dize kadar kar yağıyor, yol kenarları uçurum, şoförün bir hatasında direk gideriz. Şartlarımız zor, köy hayatı zor ama başarmak güzel bir duygu” şeklinde konuştu.

Ailenin en küçüğü olan Polat, ağabeylerinin kendisine çok büyük moral ve destek verdiğini belirterek, engelli olan bir kardeşini de ilerde tedavi ettirmek istediğini ifade etti. Polat, "Elimizden geleni onun için de yapmak isterim. Onun da bir yolu olursa, ilerleyen tıpla birlikte ilerde onu da tedavi ettirmek isterim" dedi.

Kaynak: İHA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.