Çocuğa İbadet Alışkanlığı Nasıl Kazandırılır?
İslam, yalnızlığı ve tek başınalığı neden kabul etmez? Anne ve babanın namaz kılmasının önemi nedir ve çocuğun ibadet alışkanlığı kazanmasına ne gibi katkıları olur?
İslam, her bakımdan fıtratın korunmasını istemiş ve toplum yapısını oluşturan ailenin korunmasını, insan fıtratının korunması kadar önemsemiştir. Fertten cemiyete doğru bir hiyerarşi ile her kademede sağlıklı ve fıtrî bir yol izlemiştir. Güzel kitabımız Kur’ân-ı Kerim’de örnek olması bakımından aileler ve o ailelerin fertleri ile ilgili ayet-i kerimeler beyan edilmiş, aile fertlerinin hangi konumda olması gerektikleri; anne- evlat ilişkisi, eşler arası ilişkiler, kardeşler arası ilişkiler ve hatta akrabaların birbirleri ile olan münâsebetlerinin nasıl olması gerektiği ortaya konulmuştur. Toplumun önderi olan peygamberler ve onların aileleri ile yaşadıkları olaylar anlatılırken tek başına onları değil onların aileleri de Kitabımızın konusu olmuştur. Dolayısı ile aile, Rabbimizin insan varlığı için var ettiği en temel ve en hayati bir gerecektir.
İSLAM, TEK BAŞINALIĞI NEDEN KABUL ETMEZ?
Güzel dinimizin biz müminlere yüklediği sorumluluk, kendimizi de aşan ve bireycilikten uzak bir bakış açısı ile daha çok cemiyeti ilgilendiren bir bakış açısıdır. İslam, tek başınalığı, ben merkezci hareket etmeyi ve kendini öncelemeyi bizden istemez. Müslümanın mânevî bakımdan kendisini tahkim etmesini ve bunu yaparken etrafına kayıtsız kalmamasını ister. O yüzden İslam, ibadetlerin tek başına yapılması ile cemaat ile yapılması arasına fark koymuş, her daim cemaat olmayı teşvik etmiştir. Öte yandan İslam, vicdanlarda yaşanacak bir din değil cemiyet hayatına dönük, birlikte yaşandığında anlamını bulan bir dindir.
Cemiyetin ihyâsına ehemmiyet veren İslam, aile üyelerinin arasında da belli bir sorumluluk silsilesi tesis etmiştir. Başta baba olmak üzere anne ve diğer aile üyelerinin birbirlerine karşı sorumlulukları insânî boyutları ile var olmakla beraber İslâmî yönü ile de kitabımız Kur’an- Kerim’de çerçevesi çizilen bir meseledir. Neslin korunması İslam’ın insana bakışını ortaya koyan bir prensiptir. Nesebin karışmaması ve fıtrî bir çoğalma için bir sistem kuran İslam, özellikle evlatlara karşı anne ve babaya büyük sorumluluklar yüklemiştir. Bu sorumlulukları evladın anne ve baba üzerindeki hakkı olarak tanımlamıştır.
ÇOCUĞA İBADET ALIŞKANLIĞI NASIL KAZANDIRILIR?
Rabbimizin şu âyet-i kerimesi îman etmiş bir anne baba için çok sarsıcı bir uyarıyı ifade etmektedir:
“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.” (Tahrîm Suresi, 6) Demek ki bir anne ve babanın çocuklarını cehennem ateşinden korumak gibi bir görevi var.
Dünyaya gelmesine vesile olduğu ve Allah’ın kendisi için bir mutluluk kaynağı olarak yarattığı hatta anne ve babanın kendisi hayatlarından fedakârlık ederek büyüttükleri çocuklarının sadece dünya ikbâli tek gaye olmamalıdır. Geçici bir dünyanın sonunda bâki bir alem olan ve hesap gününde her şeyin sorulduğu bir alemde evladını korumak için bu dünyada tedbirlerin alınması gerekmektedir. Bu tedbirin nasıl alınacağının bir manada ana temasını da yine Rabbimiz kitabında bize beyan buyuruyor:
“Aile fertlerine namazı emret, kendin de bunda kararlı ol. Senden rızık istemiyoruz; asıl biz seni rızıklandırıyoruz. Mutlu gelecek, günahlardan sakınanların olacaktır.” (Tâhâ,133)
Aile fertlerinin namaz disiplinini kazanmaları uzun bir gayretin sonucu olacak bir durumdur. Bir yönü ile aile içi eğitim olarak değerlendirilebilecek ibadet şuuru, çocuğun sorumluluk yaşından itibaren üzerinde titizlikle durulması gereken bir konudur. Öncelikle anne ve babaların kendileri ibadetlerinde çok hassas olmalı ve çocuklarına bu yönde güçlü örneklik teşkil etmelidir. Anneler, kız çocuklarına, babalar erkek çocuklarına rol-model oldukları için evvela ibadet hassasiyetini kendileri göstermelidirler. Çocukların mânevî olarak beslenecekleri ortamlara götürülmeleri, namaz ehli, sohbet ehli insanlarla ünsiyetlerinin geliştirilmesine yardımcı olmaları ibadet şuurunun oluşmasında önemli adımlardır. Birçok yönden olumsuz taarruzlara maruz kalan çocuklarımızı, başıboşluğun, dijital dünyanın ve şuursuz akranların insafına bırakmak onların ebedi hayatlarına kastetmek demektir.
Özellikle aile içinde belli bir ibadet disiplininin oluşmasında ebeveynlerin, ibadeti tatbîkî olarak yerine getirmelerinin ehemmiyeti büyüktür. Sadece bu konu ile ilgili emredici olmaktan ziyâde uygulayıcı hatta birlikte icrâ edici bir üslup benimsemek gerekir. Sabah namazlarına ev halkını anne veya babanın kaldırması gerektiği gibi, diğer vakitlerde ise yine hatırlatma ve birlikte uygulama görevini yerine getirmek anne ve babanın vazifesidir. Her konuda olduğu gibi bu konuda da söylemden ziyâde fiili örneklik çok kıymetlidir. Mesela bir yolculukta, farklı bir mekânda her dâim namaz hassasiyeti gözetilirse, çocuklarda bu konuda farkındalık oluşur ve ibadet alışkanlığı gelişir.
LOKMAN ALEYHİSSELAM’IN EVLADINA NASİHATLERİ
Bir anne ve baba ilişkisinde çocuklara yapılması gereken tavsiyeler ve onlardan istenen erdemli davranışlar aynı zamanda bir peygamber olan Lokman aleyhisselam’ın ağzından Kur’ânî ifadelerle en güzel şekilde ortaya konulmuştur:
“Lokmân, oğluna nasihat ederek: «Yavrucuğum! Allâh’a ortak koşma! Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür (karanlıktır).» dedi.” (Lokmân, 13)
“–Yavrucuğum! Yaptığın iş (iyilik veya kötülük), bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine de Allâh onu (senin karşına) getirir. Doğrusu Allâh, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdârdır.” (Lokmân, 16)
“–Yavrucuğum! Namazını dosdoğru kıl! İyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış! Başına gelenlere sabret! Doğrusu bunlar, azmedilmesi îcâb eden, (büyük bir azim ve kararlılık gerektiren) işlerdir.” (Lokmân, 17)
“Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Zîrâ Allâh, kendini beğenmiş, övünüp duran kimseleri aslâ sevmez!” (Lokmân, 18)
Yine Hazret-i Lokmân, oğluna demiştir ki:
“Yürüyüşünde mûtedil ol! (Ne çok hızlı ne de yavaş yürü! Sükûnet ve vakarını muhâfaza et!) Sesini alçalt! (Bağırıp çağırarak konuşma!) Unutma ki seslerin en çirkini merkep sesidir.” (Lokmân, 19)
Rabbimiz, Hakkı hak bilip ona sarılmayı, bâtılı bâtıl bilip onan uzak durmayı cümlemize nasip eylesin. Rabbimiz evlatlarımızı zamanın her türlü fitnesinden muhafaza eylesin. Onları hem bu dünyada hem de ahirette bizler için göz aydınlığı eylesin…
Kaynak: Salih Zeki Meriç, Altınoluk Dergisi, Sayı: 464