Çocuğumuza Namazı Nasıl Sevdiririz?

Çocuklara dinî değerleri, ibadetleri, mesela namazı nasıl sevdireceğiz?

Bu konuda o kadar çok çalışma var ki; onlardan faydalanmak yerinde olacaktır. Namazın ehemmiyetini anlatıp önce tatbikatını göstermek gerek. Pek çok görsel materyal ve bunu kullanmak için uygun sınıflar var. Sadece anlatarak değil çocuğun alâkasını çekecek görsellerle anlatmak gerek. Zorlamadan örnek modelle sevdirmek önemli. Anne veya baba başta olmak üzere aileden bir idolü olması gerek.

Çocuk, çevresindeki her hareketin farkındadır. Giyim kuşam, bakış, namaz kılış, iftar ve sahur sofraları, bayramlaşmalar vs. gelenek ve sosyolojik temellendirme açısından çok önemli. Bayram deyince şimdi tatil akla geliyor. Aile kurbanını bağışladı bir kuruma, Antalya’ya tatile gitti. Bayram oldu mu? Olmadı. Çocuk kurbanı görmedi ki, onun için bayram tatil demek artık. Oysa kurbanı görmeli, dağıtımını yapmalı, yemeli, ikram etmeli, büyüklere gitmeli ki bayram, bayram olsun. Tartışılıyor kurban kesilirken görmeli mi görmemeli mi? Görsün, bu hayatın gerçeği değil mi? Doğmak, büyümek, ölmek. Ama doğru şekilde anlatmak gerekiyor.

CAMİ-ÇOCUK BULUŞMASI

Cami-çocuk buluşmasında bizim uyguladığımız yöntem çocukları camiye götürmek, 10 dakika ders, kahvaltı, yemek sonra olabildiğince oyun. Minbere, kürsüye çıksın, camiyi tanısın, camiyi bir tabu olmaktan çıkarsın, camide kimseler yokken keyfini sürsün vs. Çok doğru bir yöntem. Sınıfta namazı, dini ne kadar anlatırsan anlat, görmeyince tahayyülden öteye geçmiyor. Gelecek camiye, görecek, yaşayacak, dokunacak, koklayacak ki zihinde yer etsin. Hocayı, müezzini görsün ki belki sonrasında bu şansı olmayacak, olmayınca da hoca deyince uzaydan gelen biri gibi düşünüyor. Aynı durum okullarımız için de söz konusu.

DİN KÜLTÜRÜ VE AHLÂK DERSLERİ ÖNEMLİ

Din kültürü dersleri çok önemli. Sevdirmek, kalbine dokunmak çok önemli. Fenerbahçe Lisesi’ne derse giderken ilk derste biri tahtaya yazmış: ‘Ben ateistim, İsmail.’ Dersi güzelce işledim, İslam’dan dinden bahsettim. Çocuk çıkışta geldi “Hocam ben İsmail, neden bana kızmadınız? ‘Kafir, cehennemde yanacaksın’ demediniz?” dedi. Sonra o kadar güzel bir diyaloğumuz oldu ki... İpleri koparmamak, köprüleri atmamak, atılan köprüleri tamir etmek gerekiyor.

DİN BİZE NELER SÖYLER?

Din ne diyor ‘aklınızı kullanın’. Nedir bu? ‘İşlevsel, fonksiyonel akıl’. Dini öğretim metotlarında çocuğa aklın kullanımını öncelemeliyiz. Oysa klasik manada biz çizgileri kalın çiziyoruz. ‘Sınır bu, sormayacaksın, kabul edeceksin, sapmayacaksın, düşünmeyeceksin’. Mesela kader konusu, ‘sorma kabul et’ diyerek anlatamam ki? Bu konuda düşünmesini sağlamam gerek, zihindeki soruları cevaplamam gerek, ikna etmem gerek. Kadim kültür derdi varsa bunu körü körüne bağılıkla değil sorarak, geliştirerek, keşfederek, geleneğin üzerine koyarak katkı sağlarım. İslam’ın kadim kültürünü canlandırmak istersek bir bütün olarak düşünmek gerek. Eğer ağaç büyümeyi gelişmeyi terk etmişse yıkılması yakın demektir. Sağlam iman, inanç, ibadet, ahlâk gerekli...

En büyük sorunlarımız idrak eksikliği, bilgi eksikliği ve kendimizi yenileyememe diyebiliriz. Fakülteden 20 yıl önce mezun olduğumuz bilgilere yenisini ekleyemiyorsak; elektroniği, bilgisayarı, sosyal medyayı gerektiği kadar kullanamıyorsak bu neslin çocuklarına söyleyecek çok sözümüz yok demektir. Yani bırakın okullardaki çocukları kendi çocuklarımızla bile irtibatı koparmışız demektir.

Kaynak: Din ve Hayat İstanbul Müftülüğü Dergisi, Sayı: 2

 

İslam ve İhsan

PEYGAMBERİMİZ NASIL BİR ÖĞRETMENDİ?

Peygamberimiz Nasıl Bir Öğretmendi?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.