Çocuğunuza Telefonu 'uçak Modu'nda Verin!

Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Ünal Özüm, büyüklerde olduğu kadar çocuklar arasında da kullanımı yaygınlaşan akıllı telefonların, büyüme çağında gelişimi olumsuz etkilediğini belirterek, çocuklara telefonun uçak moduna alınarak verilmesi uyarısında bulundu.

Prof. Dr. Ünal Özüm, son yıllarda artan akıllı telefon kullanımının, yetişkinlerde olduğu kadar çocuklarda da artış gösterdiğini anımsattı.

Ailelerin genelde çocuklarına oyalanmaları ya da oyun için cep telefonu verdiğine işaret eden Özüm, "Cep telefonu bilindiği üzere radyofrekans ve manyetik alan oluşturuyor. Bu manyetik alan küçük değerlerde olsa bileçocuklar üzerinde zarar oluşturabilir." dedi.

CEP TELEFONDAKİ MANYETİK ALAN SİNİR SİSTEMİNİN GELİŞMESİNİ GECİKTİRİYOR

Özüm, ailelerin, çocukları kucağında ya da yanındayken bile telefon kullanımına dikkat etmeleri gerektiğini vurgulayarak, "İnsan vücudunda sinirleri saran kılıflar var ve bu kılıflar sinirlerin hızlı çalışmasını ve gerektiği gibi çalışmasını sağlıyor. Bu kılıflar çocuk doğduktan sonra 8-10 yaşına kadar gelişmeye devam eder, gelişimini bu yaşta sonladırır. Cep telefonunun yaydığı manyetik alan, sinir sistemi üzerindeki kılıfın gelişmesini geciktiriyor." diye konuştu.

KAMBURLAŞMA VE BOYUNDA DÜZLEŞMEYE NEDEN OLABİLİR

Cep telefonunun yaydığı manyetik alanın en çok büyüme çağındaki çocukların doku gelişimini olumsuz etkilediğini bildiren Özüm, şu uyarıları dile getirdi:

"Cep telefonunun oluşturduğu manyetik alan ve yaydığı ısı, sinirler üzerindeki kılıfların gelişini yavaşlatır, sinirlerin yeteri kadar çalışmasını engeller, entellektüel fonksiyonlarında bozukluğa, el becerilerinin kazanılmasında gecikmelere yol açabilir. Bu dönemde sadece sinir sistemi değil, çocuğun bütün dokuları büyüyor, özellikle kemik ve kas dokularının gelişmesinde yavaşlatma ya da olumsuz yönde etkileme, hormonal sistemlerinde bozulmaya yol açabilir. Bu yüzden aileler, 10 yaşına kadar çocuklarına telefon verirken manyetik alanı kapatmalı yani telefonu 'uçak modu'na almalı. O zaman telefonun oluşturduğu manyetik alan düzeyi ve çocuklara olan zararlı etki en aza indirilmiş olur."

Prof. Dr. Özüm, çocuğun uzun süre telefon kullanmasının, kas sisteminde bozulmalara da yol açabileceğine işaret ederek, bu durumun aynı zamanda hareketsizlik nedeniyle büyümeyi de yavaşlatabileceğini belirtti.

Telefonun bir yüzey üzerine konularak kullanılmasının, bu etkileri aza indirebileceğini aktaran Özüm, "Çocukta sürekli başı eğik telefona bakar pozisyon, kamburlaşma ve boyunda düzleşmeye neden olabilir." diye konuştu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.