Çocuk Terbiyesinde 4 Kural
Çocuklar nasıl terbiye edilir? Çocuk terbiyesinde 4 kural.
Ailelerin en önemli vazîfelerinden birisi Cenâb-ı Hakk’ın, İslâm fıtratı üzere lütfettiği yavrularını hayır ve fazîletle donatmaktır. Îmanlı, istikâmet ehli ve vatanperver çocuklar yetiştirmek, bir anne babanın en büyük mesûliyeti olduğu gibi, hayatlarından sonra açık kalan defterlerine hasenât yazılmasına da vesîledir.
Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Ey îman edenler! Kendinizi ve âilenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyunuz…” (Tahrim, 6)
Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular: “Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüklerinizden sorumlusunuz… Erkek, âilesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın, kocasının evinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur.” (Buhârî, Vesâyâ, 9; Müslim, İmâre, 20)
Aile ocağında, evlâdın dünyaya gelmesiyle, evlâd hakkı, evvelâ evlâdına güzel bir isim vermekle başlar.
Zekî, akıllı kimseler, çocuklarının terbiyesi hususunda itidalli hareket ederler. Ne fazla şımartırlar, ne de ürkütürler. Lüzumundan fazla korkutmazlar. Çünkü fazla korku çocuğun, anaya-babaya karşı sevgisini azaltır. Hâlbuki çocuğa ölçüsünde olmak şartıyla sevgi ve şefkat gösterilmelidir.
Bazı kimseler de çocuklarına karşı aşırı düşkündürler, adeta başlarına taç ederler, bu yüzden çocuklarının yerli yersiz her istek ve arzularını hoş karşılarlar, böyle hareket etmekle, onların terbiyelerini ihmal etmiş olurlar. Böyle yetiştirilen çocuklarda her isteklerinin yapılacağı kanaati hâsıl olur. Büyüdüklerinde de anaya-babaya karşı itaatkâr olamazlar. Âsi olurlar.
Bazıları da aşırı baskı yaparlar, azıcık olsun hürriyet vermezler. Zaruret halinde dahi konuşmasına müsamaha etmezler. Böyle olunca da, zahiren çocuk itaatkâr görünse bile, bazen bu hal onu isyan ve karşı gelmeğe kadar sevkeder.
ÇOCUK TERBİYESİNDE ORTA HALİ TERCİH ETMELİ
Her şeyde olduğu gibi çocuk terbiyesinde de orta hali tercih etmek gerekir.
Cenâb-ı Hak, bazı ebeveyne üç beş çocuk nasîb eder, dikkat edilirse, şekilleri ve renkleri dahi birbirine benzemez. Dış görünüşleri ayrı ayrı olduğu gibi, akıl, zekâ, anlayışları da farklıdır.
1. Bazı çocuklar yaradılış itibariyle, çok ince ruhlu, hassas ve anlayışlı olurlar. Onlara güler yüz ve nezaketle muamele etmeli. Çünkü onlar duygulu olduğu için ufak bir imâ ve işaretle hallerini hatalarını düzeltirler nezâket ve yumuşak muameleden haz ederler. Sert ve haşin muamele bunları üzer, huysuz ve hasta eder. Bu zümre azın da azıdır.
2. Bazı çocuklar ise bu terbiye şeklinden anlayamazlar. Onlara açıklan açığa "şunu yap, bu faidelidir. Şunu yapma bu zararlıdır” demelidir. Nasıl olsa ileride kendi hatasını anlar deyip de söylenilmesi icâb eden sözü söylemekten çekinmemelidir.
3. Bazıları ise hissiz, anlayışsız olur. Söz kâr etmez. Bunlar da sırasına göre menfaatlerini kısma veya tenhada tehdit ve tekdir suretiyle terbiye edilir.
4. Bir zümre de anaya babaya karşı cür’etkâr ve saygısızdır. Güzel muameleden hiç nasipleri yoktur. Sebebi ise, kötü arkadaşlarla yakınlık peyda etmişler, ana-babaları bu hususa dikkat etmemişlerdir. Bir defaya mahsus olmak üzere tenhada yüzüne ve sırtına vurmamak şartıyla güzelce şiddetlice dövmelidir ki gözü korksun bir daha aynı küstahlığı yapmasın, yaşları hayli ilerlemiş ise kendi haline bırakılır. Çünkü anayı, babayı dövmeye kalkışır. Elhamdülilah bu zümre pek azdır.
Kaynak: Sâdık Dânâ, Altınoluk Dergisi, Haziran 2003