Çocuk Yetiştirmede Anne ve Babanın Dikkat Etmesi Gereken Başlıca Hususlar
Çocuk yetiştirme konusunda anne ve babanın bilhassa dikkat etmesi gereken başlıca hususlar nelerdir?
Çocuk Yetiştirme Konusunda Anne Ve Babanın Bilhassa Dikkat Etmesi Gereken Başlıca Hususlar:
- Çocuğa rûhâniyet telkîn edecek güzel bir isim konulmalıdır.
- Feyizli bir ortamda inkişâf etmeleri için, yedirilen lokmaların helâlliğine dikkat edilmelidir.
- Çocuklarda taklid meyli hâkim olduğu için onlara örnek olacak bir davranış güzelliği sergilenmelidir. Zira münâkaşalı ve kavgalı ortamlardan in’ikâs alan çocuk huysuzlaşıp hırçınlaşır.
- Çocukların davranışları dâimâ kontrol edilip göz önünde yapamadıkları kabahatleri gizli ve tenhâ yerlerde işlemelerine meydan verilmemelidir. Zira bu durumda karakterleri zaafa uğrar, çift şahsiyetli olurlar. Bu hâlin ilk tezâhürleri de yalan ve riyâdır. Çocuklarımızı yalan söylemeye mecbur hâle getirmemeli, Zira zamanla yalan, alışkanlık hâline gelebilir.
- Çocukların güzel işleri takdir edilip mükâfatlandırılmalı, hatâları ise görmezden gelinmemelidir. Çünkü müsbet davranışlar mükâfat ile pekiştirilerek çocuğun şahsiyetinde kalıcı bir yer edinir. Buna mukâbil, vaktinde îkaz edilmeyen kusurlar da tekrarlana tekrarlana şahsiyetin bir parçası hâline gelir.
Bu yüzden bilhassa kız çocuklarının küçük yaşlardaki kıyâfet yanlışlıkları müsâmaha ile karşılanmamalıdır. Zira insanın alıştığı şeyler, zamanla geri dönülemeyen tiryâkilikler hâline gelebilir.
- Sık sık cezâ vererek çocuk arsız hâle de getirilmemelidir.
- Emir, yasak ve kâideler telkin edilirken onların kavrayabileceği bir şekilde gerekçeleri de îzah edilerek iknâ edilmelidir. Yüksek sesle yapılan öğütlerin telkin gücü azalır. Bilhassa rûhuna nüfûz edecek şekilde tatlı ifadeler kullanmak îcâb eder. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de (Nisâ Sûresi, 63): قَوْلاً بَلِيغاً gönüllere işleyecek tesirli, belîğ söz söyleyin buyrulmaktadır.
- Âdâb-ı muâşeret ve ahlâk kâideleri öğretilmeli, bilhassa varlıklı âileler, çocuklarının, akranlarına kaba ve kibirli davranmalarına mânî olmalıdırlar. Zira bunlar zamanla huy hâline gelir.
Onlara, tevâzû telkin edilmeli, anlayacakları bir dil ile Kasas Sûresi’ndeki “Kârûn” kıssası anlatılmalıdır.
ı. Çocukların meşrû sınırlar dâhilinde çocukluklarını yaşamalarına imkân tanınmalıdır. Fakat ne fazla serbest bırakılmalı, ne de haddinden fazla baskı yapılmalıdır. Zira fazla rahatlık, nefsâniyeti azdırır, tembelliğe sebep olur; fazla baskı da çocuğun ezik ve silik bir karakter sahibi olmasına sebebiyet verir.
Bu yüzden ölçülü bir üslûb ile vakitlerini fazîletli birer insan olmalarına vesîle olacak davranışlarla doldurmaya gayret edilmelidir.
- Kendilerine Cenâb-ı Hakk’ın nîmetleri hatırlatılıp hamd ve şükre alıştırılmalıdır. Peygamber Efendimiz’in hayatından misâller verilerek, iç âlemlerinin rûhâniyet iklîminde yoğrulmasına gayret edilmelidir.
- Çocuklara, yerine getirilmeyecek söz verilmemelidir. Zira anne-babaya îtimad azalır.
- Daha küçük yaşlarında iken ibadet ve hizmete alıştırılmalı, ibadet mes’ûliyeti ve hizmetin ehemmiyeti telkin edilmelidir. Bilhassa namaz ve sadaka…
- Velhâsıl çocuğumuzun kusursuz olmasını istiyorsak, kusursuz anne-baba olmaya gayret etmemiz lâzımdır.
Bir mü’min, evlâtları hususunda kendine bilhassa şu sualleri sık sık sormalıdır:
–Sana Allâh’ın emâneti olan evlâtlarının eğitimi hususunda ne yapıyorsun?
–Onlara ne öğretiyor, hangi kültürü veriyorsun?
–Çocuklarının ebedî istikballerine, dünyevî istikballerinden daha çok ehemmiyet veriyor musun?
–Evlâtlarının Kur’ân eğitimine ihtimam gösteriyor musun?
–Onları küçük yaşlarından itibaren namaza, câmiye, cemaate, cömertlik ve infâka alıştırıyor musun?..
Efendimiz’in Şu Duâları Yapmadan Bir Meclisten Kalktığı Pek Az Olurdu
İbni Ömer -radıyallâhu anh- şöyle der:
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in şu duâları yapmadan bir meclisten kalktığı pek az olurdu:
“Allâh’ım! Bize, günahla aramıza engel olacak kadar korkundan hisse ver.
Bizi, Cennet’ine ulaştıracak kadar tâatini nasîb eyle.
Dünya musîbetlerini hafifletecek güçlü îman ver.
Allâh’ım! Bizi yaşattığın müddetçe kulaklarımız, gözlerimiz ve kuvvetimizden faydalandır; ölümümüze kadar da onları devamlı kıl.
Bize zulmedenlerden öcümüzü Sen al. (Onları Sana havâle ediyoruz.)
Bize düşmanlık edenlere karşı bize yardım et.
Bizi dinimizde musîbete (zaafa) uğratma.
Dünyayı en büyük düşüncemiz ve gâyemiz, ilmimizin sonu kılma.
Bize acımayanları üzerimize musallat etme.” (Tirmizî, Daavât, 80)
Rabbimiz cümlemize, Fahr-i Kâinât Efendimiz’in gönül dünyasından, rûhânî dokusundan, güzel ahlâkından hisseler nasîb eylesin!
Hânelerimizi; Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in huzur dolu aile ikliminden müstefîd kılsın!.. Âmîn!..
Kaynak: Osman Nuri Topbaş Hocaefendi