Çocuklara Dini Terbiyede Örnek Davranışlar
Çocuklarımızın dini terbiyesine kaç yaşında başlamalıyız? Onlara dini terbiyeyi nasıl vermeliyiz? Anne-babanın dini terbiyeyi verirken yapması gerekenler nelerdir? İşte çocuklara dini terbiye verirken bilmeniz gereken davranış örnekleri...
Çocuk terbiyesine üç yaşında başlanmalı “daha ufakdır, anlamaz” gibi düşünce ve sözleri bırakmalı. Nebatat filiz halinde iken, eğib, bükmek, şekil vermek kolay olur. Büyüdüğünde sertleşir, eğilmez, bükülmez olur. Yani İslâmî terbiyesi ihmâl edildiği için, iş zorlaşmış olur. Anne-baba anlayışlı olursa çocuklarının ruhî gelişmeleri hususunda gayretleri boşa gitmez.
DAİMA ALLAH'IN BÜYÜKLÜĞÜNÜ ANLATMALI
Bilhassa o ciğerpareleri yanında, ister yemekte, ister herhangi bir yerde daima Allah Teâlâ’nın büyüklüğünden, kâinatın yaratıcısı olduğundan, teneffüs etdiğimiz havadan, güneşten hulâsa bütün istifade ettiğimiz yemekler, içmekler, giyimler daha nice nice nimetlerinden bahsetmeli.
Sebeb-i necatımız Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimizin Allahü Teâlâ’nın Rasûlü olduğunu, O gelmemiş olsaydı, Allahü Teâlâ ve dinimiz hakkında en ufak bir bilgimiz olamayacağını, bu bakımdan O Rasûlü, efendimizi ve Allahü Teâlâ ve Tekaddes hazretlerini can u gönülden, her şeyden fazla sevmemiz icâb etdiğini sık sık tekrar etmelidir.
Allah’ını, peygamberini seven bir gönülden, iyilikden başka birşey beklenemez.
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN (S.A.V.) O GÜZEL AHLAKINI ANLATMALI
Rasûl-i Ekrem efendimizin, İslâmiyeti yaymak için yapdığı gazalarını, fedakârlıklarını ve nihayeti olmayan o güzel ahlâkını anlatmalı.
Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurmuşdur ki: “Her çocuk İslâm fıtratı üzere doğar, fakat sonra ebeveyni yahudi, nasrani (hristiyan), mecûsi ise evlâdını da yahudi, nasrani ve mecûsi yapar.”
İnsanlarda din duygusunun, hakikat aşkının fıtrî oluşu, daha çocuk iken, o hayat ile mücehhez olması, akıllara hayret verecek, bir kudret-i fâtıra-i Subhâniyedir.
Binaenaleyh, ana-baba fıtrat-ı İslâm üzerine Cenâb-ı Hakk’ın kendilerine bahş ve ihsan bu- yurduğu evlâdına, dinî terbiye vererek akidesini talim ve telkin etmekle veyahud okutturmakla vazifelidir. Bu vazifelerden dolayı Cenâb-ı Hakk’a karşı mes’uldür.
DİNİ TERBİYEDEN SORUMLULUYUZ
Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- efendimiz hazretleri nitekim bir hadis-i şerifle- rinde:
“Ey ümmetim! Sizin hepiniz çobansınız. Ailenin her ferdi öbürlerine karşı bir takım vazifelerin îfâsıyla mükellefdir. Bu vazifelerden dolayı Cenâbrı Hakk’a karşı sorumludur” buyurmuşlardır.
Devamla: “Zevç (erkek) çobandır, aile halkının nafâkasından ve terbiyeri diniye ve ahlâkıyesinden sorumludur. Ve zevce (kadın) dahi kendisine emânet olarak verdiği, aile yuvasının hüsnü muhafazasından ve keza evlâdının dinî terbiyesinden mes’uldür” buyurularak, ana- babaların Allahü Teâlâ’nın bir emâneti olarak verilen çocuklarına karşı sorumlulukları beyan edilmiştir.
EMANET OLARAK VERİLEN ÇOCUKLARIMIZA KARŞI SORUMLULUKLARIMIZ
Emânet, kendisine verilen her şeyi hüsnü isti’mâl etmek, yani yerli yerinde kullanmaktır. Zıddı ise hıyanettir. Bu hususta pek çok âyet ve hadis-i şerif mevcuttur.
Âyet-i kerîmelerden bazıları aşağıdadır:
“Ey iman edenler! Sakın bile bile Allah’a ve Peygambere hıyanet etmeyiniz, aranızdaki emanetlere de hıyanet etmeyiniz.” (Enfal, 27)
“Allah size emânetleri ehline vermenizi emir ediyor.” (Nisa, 58)
“O mü’minler ki, emânetlerine ve ahidlerine riayetkardırlar.” (Mü’mmûn, 8)
Allahü Teâlâ’nın emir ettiği ve yasak buyur- duğu herşey, ayrı ayrı emanetlerdir. Kim ki bu emânetleri yerli yerinde hüsn ü istimal ederse muttakîlerden sayılır. Hazret-i Enes -radıyallahu anh-’ın rivayet etdiği bir hadis-i şerifde, bir gün ashab-ı kiram:
– Ya Nebiyyallah! Muhammed’in en yakını kim dir? dediler. Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki: “Her muttekîdir. Ben her muttekînin ”
Kaynak: Âile Saâdeti, Sâdık Dânâ, Erkam Yayınları