Çocuklarda Hastalık Bulaşmasını Önlemenin Yolu El Hijyeninden Geçiyor

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Gül Güner Nar, okul çağı döneminde sonbaharda sık görülen üst ve alt solunum yolları hastalıklarının bulaşmasını önlemenin başında el yıkama ve öz bakım becerilerinin geldiğini bildirdi.

Dr. Nar, yaptığı açıklamada, çocuk sağlığında eylülden sonra üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları hastalıklarının, nisan ve mayıs itibarıyla da idrar yolu enfeksiyonları ile mide ve bağırsak bozukluklarının daha çok yaşandığını söyledi.

Bu dönemlerde özellikle üst solunum yolu enfeksiyonlarının çok sık görüldüğünü belirten Nar, yenidoğan döneminden 3 yaşına kadar farklı belirtilerin oluşabildiğini dile getirdi.

Eve özellikle ağabey veya ablası tarafından okuldan taşınan ve onların sadece hapşırmasına yol açan mikrobun bebeklerde çok ağır, yoğun bakıma yatırılmasını gerektirecek kadar ciddi hastalıklara neden olabileceğini vurgulayan Nar, şöyle devam etti:

"Okul çağındaki çocuklarda el yıkama ve kişisel öz bakım temizliği en önemli şey. Yani tuvalet temizliği, tuvalette kendisini temizleyebilmesi ve çıkışta elini yıkayabilmesi hastalıkların bulaşmasını en aza indiriyor. Okul çağı çocuklarda oyun oynadıktan sonra arkadaşlarıyla paylaştığı mikroplardan arınmak için el ve yüz temizliği çok çok önem kazanıyor. Eve geldikten sonra da yine aynı şekilde el temizliğini ve üzerini değiştirdikten sonra evin içine o şekilde girmesini öneriyoruz."

Nar, el hijyeninin çocuklara hastalık bulaşmasını yüzde 80 engellediğini, kalanının kişisel korunma yöntemleriyle sağlanabileceğini anlattı.

Aşırı burun akıntısı, hapşırma ve öksürükle devam eden vakalarda maske kullanımının büyük önem taşıdığına dikkati çeken Nar, "Maske kullanımı aslında sadece koronavirüste geçerli olan bir koruma yöntemi olmamalı. Yani çocuğunuzun genel durumu iyi ama burun akıntısı, hapşırığı, öksürüğü varsa maskesini takarak okula gitmesi hem kendisine hem de arkadaşlarına olan saygısını gösteriyor." dedi.

"Vitamin değerlerinin ciddiye alınması gerekiyor"

Ebeveynlere koruyucu hekimlikle ilgili tavsiyede bulunan Nar, tam kan sayımı gibi yılda bir kez yapılması gereken tetkiklerin olduğunu hatırlattı.

Vitamin değerlerinin de önemli olduğuna ve kontrol edilmesi gerektiğine işaret eden Nar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"D ve B12 vitaminlerine bakılabilir. Bu vitaminlere bakıldıktan sonra bunlarda düşüklük, gerileme varsa bunların yerine konulması, bağışıklık sisteminin düzgün çalışması için çok önemli. Yani kansızlığı olan bir çocukta tam randımanlı bir bağışıklık sistemini beklemek çok yanlış oluyor. O nedenle bu değerlerin mutlaka ciddiye alınması gerekiyor. Uzun süredir kan tahlili yapılmamış çocuklara mutlaka kan tahlili yaptırmanız gerekiyor. Bu eksiklikler yerine konulduktan yani her şey optimize edildikten sonra 'Bağışıklık sistemini bir tık daha artıralım.' dersek o zaman düzenli olarak kullanılacak C vitamini, balık yağı ve D vitamini takviyeleriyle çocuğumuzun bağışıklık sistemini ve genel iyilik halini artırmış oluruz."

Vitamin ve balık yağı takviyelerine 2 ay kullanıldıktan sonra 15-20 gün ara verilmesinin yararlı olacağını aktaran Nar, "Bu ara verme takviyelerin daha etkin kullanımı için yeterli oluyor. Çocukların bütün kan değerleri normalse takviye edici gıdaların bu şekilde kullanılmasını öneriyoruz. Örneğin, 2 ay kadar multivitamin kullandıktan sonra 2 hafta ara verip sonra sadece C vitaminiyle devam edebilirsiniz." ifadelerini kullandı.

Dr. Gül Güner Nar, çocukların beslenme çantalarına taze, mevsimsel meyve ve sebzelerin konulabileceğini, paketli gıdalardan uzak durulması gerektiğini sözlerine ekledi.

Kaynak: Diyanet Haber

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.