Çocuklardaki Konuşma Bozukluğunun İlacı

Anadolu Üniversitesi (AÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Dil ve Konuşma Terapisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlknur Maviş, 36 aya kadar konuşamayan ya da konuşma bozukluğu çeken çocukların iyileşmesinde en önemli faktörün aile desteği olduğunu söyledi.

Maviş, genellikle 18-24 ay arasındaki çocukların söze geçmelerinin beklendiğini bildirdi.

Çocukların 36 aya kadar ses ve söz çıkaramaması durumunda birtakım şeylerden şüphelenilmesi gerektiğini vurgulayan Maviş, şöyle konuştu:

"Her çocuğun gelişimi aynı değildir. Bazı çocukların gecikmiş konuşma ve sesletim bozukluğu (harf söyleyememe) sıkıntıları olabilir. Bunların aşılması için aile desteğine ihtiyaç vardır. Annenin, babanın çalışması, çocuğun bakıcıyla büyümesi ya da devamlı telefon, tablet ve televizyonda çizgi filmleri izlemesi, kendi başlarına bırakılmaları, yani çevresel girdinin, sözel faktörün olmaması çocukların konuşmalarını, dil gelişimlerini geciktirebilir."

Maviş, ailelerin çocuklarıyla iletişim kurmayı öğrenmesi gerektiğini vurgulayarak, "36 aya kadar konuşamayan ya da konuşma bozukluğu çeken çocukların iyileşmesinde en önemli faktör aile desteğidir." dedi.

Ebeveynlerin çocuklarıyla oyun oynayıp, iletişim kurması gerektiğini ifade eden Maviş, bu yapılamıyorsa dil ve konuşma terapistlerinin kendilerine önerilerle bunu öğretebileceğini aktardı.

Maviş, "Onun için her anne baba, hatta anneanne ve dedelerin de çocuklarla iletişim kurmayı öğrenmeleri gerekiyor. Çocukta risk faktörü varsa, ailelerden birinde kekemelik varsa, dil ve konuşmada gecikme faktörü varsa çocuğuna özel bir iletişim çabası göstermesi gerekiyor." ifadelerini kullandı.

DİL VE KONUŞMA TERAPİLERİ MUTLAKA ETKİLİ OLUYOR

Ailedeki iletişimin yanı sıra dil ve konuşma terapistlerinden yardım alınarak terapiye başlamanın önemine değinen Maviş, şunları ifade etti:

"Dil ve konuşma terapileri mutlaka etkili oluyor. Dil ve konuşma terapisinde gecikmiş konuşması olan çocuğun 6 aylık evrede konuşmaya başladığını, sesletim bozukluğu olan bir çocuğun mutlaka 3 ayda veya daha az zamanda düzeldiğini görüyoruz. Bu çocukları okullara hazırlıyoruz. 1. ve 2 sınıfta akranlarının alaycı bakışlarından, dalga geçmelerinden önlemeye çalışıyoruz."

Özellikle gecikmiş konuşmada, sesletim bozukluğunda ve kekemelikte iyileşmelerin çabuk olduğunu dile getiren Maviş, "Ayrıca afazi ya da travmatik beyin hasarlarına bağlı olarak beyinle ilgili olan dil ve konuşma bozuklukları olursa, özellikle yaşlılarımızda bir iyileşmeden ziyade yaşam kalitesini hedefliyoruz." diye konuştu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.