Çocukların Çok Sevilmesinin Hikmeti

Çocuklar neden çok sevilir? Çocukların çok sevilmesinin hikmeti...

Kalbin ilâhî muhabbet tecellîlerine mazhar olmasında beşerî muhabbet temrinleriyle seviye katetmesinin mühim bir rolü vardır. İşte bu istikâmette atılacak en büyük adımlardan biri de nikâh gölgesinde kemâle eren, meşrû bir muhabbettir. Zira karşı cinse olan muhabbet, fıtrîdir. Nitekim Havvâ Vâlidemiz, Hazret-i Âdem’in kaburga kemiğinden halkolunmuş ve bu vesîle ile aralarında kalbî bir akım hâsıl olmuştur.

ÇOCUKLARIN ÇOK SEVİLMESİNİN HİKMETİ

Eşler arasındaki yakınlık, meşrû bir şekilde icrâ edildiğinde ve Rabbin de takdîr ve murâd etmesi hâlinde, bu yakınlığın en büyük meyvesi, evlât sahibi olmaktır. Kalbin ilâhî muhabbet yolundaki diğer bir beşerî temrini de “evlât” iledir.

Bir anne-babanın evlâdına olan düşkünlüğü, kendi anne-babasına olan düşkünlüğü ile kıyaslanamayacak kadar büyüktür. Zira Hazret-i Âdem -aleyhisselâm- ile Hazret-i Havvâ vâlidemizin ana-babası olmadığından, muhabbetteki akış, yukarıdan aşağıya, yani ana-babadan evlât ve torunlara doğrudur. Çocukların çok sevilmesinin bir hikmeti de budur.

Bu şiddetli sevgi, sırf dünyevî, yani nefsânî olarak devam ederse, Kur’ân-ı Kerîm’de mal ve evlât gibi nîmetler hakkında buyrulan “fitne” vasfını alır.

Âyet-i kerîmede buyrulur:

“Biliniz ki, mallarınız ve evlâtlarınız, birer fitnedir (imtihan konusudur). Büyük mükâfat ise, (âhirette) Allah nezdindedir.” (el-Enfâl, 28)

Zira gâfilâne yetiştirilen evlâtlar, âile için ağır bir vebâldir. Şüphesiz ki israf haramdır. İsrafın en kötüsü ise insan israfıdır. Bu yüzden evlâtlarımızı mânevî duygularla mücehhez olarak yetiştirme hususunda âzamî hassâsiyet göstermek, en büyük kulluk vazifelerimizdendir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, 12 Saadet Damlaları, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

ÇOCUĞUN HAYIRLI EVLAT OLMASI İÇİN OKUNACAK DUA

Çocuğun Hayırlı Evlat Olması İçin Okunacak Dua

PEYGAMBERİMİZİN ÇOCUK SEVGİSİ İLE İLGİLİ ÖRNEKLER

Peygamberimizin Çocuk Sevgisi ile İlgili Örnekler

ÇOCUKLARLA İLGİLİ HADİSLER

Çocuklarla İlgili Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.