Çocuklarınızı Kur’an Kursuna Gönderdiniz mi?

Çocuğunuzu Kur’an kursuna gönderiyor musunuz? Anne-babalar evlatlarıyla nasıl imtihan edilir? Çocukların en hayırlısı kimdir? Çocuğa Kur’an eğitimi verme adabı.

Bir gün Hz. Ömer (r.a.) camiye giderken bir çocuğun koşarak camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): “Yavrum ne oldu niye acele ediyorsun?” diye sorar. Bu soruya karşılık çocuk: “Efendim, namaza gidiyorum.” der. Hz. Ömer (r.a.): “Yavrum, sen daha küçüksün, sana namaz farz olmamıştır” deyince çocuk: “Ya Emirel Müminin! Bu işin büyüğü küçüğü olur mu? Benden daha küçük bir çocuğu dün mezara koydular” der. Bu cevaba çok duygulan Hz. Ömer (r.a.) gözyaşlarını tutamaz.

ANNE VE BABALARIN İMTİHANI

Allah’ın bir emaneti olarak verilen bu çocuklar, anne babalar için de birer imtihandır. Çocukları en güzel şekilde yetiştirip büyütmek, anne babaların en başta yer alan görevlerinin başında bulunmaktadır.

 “Allah, anne babasına bağışlasın!” diye dua ettiğimiz bu çocuklar, bu dünyada anne babalar için vazgeçilmezlerin en başında yer almaktadır. Çocuklar için canlarını vermeye hazır olan anne babalar için de bu fedakârlık boyutunu göstermektedir.

Eskilerin tabiriyle ceketini satıp çocuğunu okutmak isteyen günümüz anne babalarının da çocukları için ellerinden geleni fazlasıyla yapmaya çalıştıklarını görmekteyiz.

Çocuklar, büyüyüp okul çağına (okul öncesi ve ilkokulu) gelmeye başlayınca anne babaları da tatlı bir telaş sarmaktadır. Anne babalar çocuklarını en iyi okul ve en iyi öğretmene verebilme gayreti içine girmektedirler. Bu konuda gerekirse adres değişikliğine giden anne babaların hedefi de çocuklarına en iyi eğitimi verdirebilmedir. Bunun dışında ekonomik durumu iyi olan aileler ise durumlarına göre çocuklarını, bulundukları yerin en iyi özel okuluna göndermeye çalışacaklardır.

Çocukların yaşıyla birlikte sınıfları (ortaokul ve lise) da büyümeye başlayınca aileler, bu sefer de çocuğun eğitimine dışarıdan takviyeler yapmaya çalışacaklardır. Çocuklarının geleceklerinin iyi bir eğitimden geçeceğini bilen bu anne babalar, imkânlar ölçüsünde bu çocuklara özel dersler aldırmaya veya özel öğretim kurslarına göndermeye çalışacaklardır. Yine bu anne babalar, çocuklarının eğitimi için fedakârlıklarını üniversite öğrenimi için de aynen devam ettirmeye çalışacaktırlar.

EVLAT İMTİHANI

Çocuklarının geleceği için her fedakârlığı yapmaya çalışan bu anne babalar, aslında önemsemedikleri ya da ikinci plana attıkları bir gerçeği akıllarına getirmek istememektedirler. Bu durumu Cenab-ı Hak Kuran-ı Kerim de şöyle buyurmaktadır: “Ve iyi biliniz ki mallarınız ve evlatlarınız birer imtihan aracından başka bir şey değildir. Büyük mükâfat Allah’ın katındadır.” (Enfal, 28)

Çocuklarının bu dünyada rahat edebilmeleri için her şeyin en iyisini ve bu konuda her fedakârlığı da yapmaya hazır olan bu anne babalar, çocuklarının dini eğitimleri söz konusu olunca çok fazla önemsemediklerini görüyoruz.

Çocukların dersleri ve sınavları için özel ders aldırtıp, özel kurslara gönderen bu anne babalar, dini eğitimleri için aynı hassasiyeti göster(e)memektedirler.

Okulların tatil olduğu şu yaz tatilinde anne babalar; çocuğuma en iyi Kur’an ve dini eğitimi nasıl verdirtirim diye düşünme yerine en iyi yaz okulu nerede ya da ailece nereye gitsek diye tatil planı yapmaktadırlar. Oysa aynı anne babalar, çocuklarının okul hassasiyetlerine gösterdiklerini Kur’an öğrenimi ve din eğitimi konusunda da gösterselerdi bu çocukların hem bu dünyası hem de öbür dünyası için hayırlı bir iş yapmış olacaklardır.

ÇOCUKLARIN EN HAYIRLISI

Çocuklar içinde en hayırlısı hakkında Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadırlar:

“Hiçbir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez.” (Tirmizi)

“Çocuklarınızı şu üç edep üzerine yetiştirin; Peygamberini sevmek, onun aile halkını, dost ve yakın arkadaşlarını sevmek, Kur’an okumak.” (Tabarani)

 “Çocuklarınız güzel davranıp iyilik ve ikramda bulunuz. Onları en güzel şekilde terbiye ediniz.” (İbni Mace)

Eskiden çocuklar ilkokulu bitirdikten sonra bir veya iki yıl Kur’an Kurslarına gider, orada Kur’an öğrenimini ve dini konularını öğrendikten sonra öğrenimine devam ederdi. Oysa şimdi imam hatip dışındaki okullarda dini eğitimler aileler tarafından istenen şekilde olmadığı için bu da yaz dönemlerinde açılan iki aylık yaz kurslarında yapılmaya çalışılmaktadır.

Yaz dönemlerindeki kurslara da çocukların devam etme ve ders çalışma konusunda gereken hassasiyeti göstermemelerinden dolayı da sağlıklı bir dini eğitim ve Kur’an öğrenimi yapılamamaktadır. Bunun yanında ailelerin yaz kurslarına gereken önemi vermemeleri, tatil planlarını kurs programlarına göre yapmadıkları için çocukların dini eğitimleri de hep eksik kalmaktadır.

Çocukların dersleri ve sınavları konusunda gereken hassasiyeti gösteren aileler, aynı duyarlılığı çocukların Kur’an öğrenimi ve dini eğitimleri konusunda da gösterselerdi yaz tatillerinde Kur’an öğrenimi ve dini eğitimi nasıl alması gerektiği konusunda kafa yorarlardı. Gerekirse İngilizce, matematik gibi dersler için aldırdığı özel dersler gibi bu konuda çocuklarına özel ders dahi aldırmayı düşünürlerdi.

Yine bu aileler; çocuklarının okul döneminde sınavlarına çalışma konusunda gösterdikleri hassasiyetin azından yaz tatilinde Kur’an öğrenimi için de göstermiş olsalardı bu çocuklar; yazılıya hazırlanır gibi dini bilgiler için çalışır, sınavlar için her gün en az 100 soru çözer gibi günde en az Kur’an-ı Kerim’den 100 ayet okurlardı.

ÇOCUĞUNUZU KUR’AN KURSUNA GÖNDERİYOR MUSUNUZ?

Çocukların daha yaşı küçüktür kafası karışır, derslerini engeller diye geciktirilen Kur’an öğrenimi normal çocuğun okula geç gönderilmesi kadar sakıncalıdır. Nasıl ki ergenlik çağındaki bir çocuğu sanayiye vermek zorsa; Kur’an öğrenimi de bu çocuklara hem zor gelecek hem de ailelerin karşısına bir problem olarak çıkacaktır.

“Çocuklarınız yedi yaşına gelince namaz kılmasını öğretin…” (Tirmizi) buyuran Rasûlullah’a (s.a.v) bundan (namazın çocuğa ne zaman emredileceğinden) sorulmuştu: “Çocuğun sağını solundan ayırmasını bildi mi ona namazı emredin.” (Ebu Davud) buyurdu.

Peygamber Efendimizin (s.a.v.) yukarıdaki hadiste de buyurdukları gibi yedi yaşın en önemli özelliği çocukların somut zekâdan soyut zekâya geçiş döneminin başlamasıdır. Öğrendiklerini hayalinde canlandırabildiği ve öğrenmenin en uygun yaşı olduğunu göstermektedir.

Sonuç olarak okul çağı (okul öncesi ve ilkokulu) dönemi dediğimiz 4-12 yaşları çocukların Kuran öğrenimin yapılabileceği en uygun bir dönemdir. Bunun için, içinde bulunduğumuz yaz tatilini çocuklarımız adına en güzel şekilde değerlendirelim. Atalarımızın “Demir tavında dövülür.” ve “Ağaç yaş iken eğilir.” sözü bunu bize çok güzel anlatmaktadır. Tabi ki bu kurslara gönderdiğimiz bu çocuklar için duayı da unutmamak gerekir.

“Ey Rabbim! Beni, soyumdan gelenleri, namazı devamlı kılanlardan eyle! Ey Rabbimiz! Duamı kabul et!” (İbrahim, 40)

“(Ve o kullar) Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takva sahiplere önder kıl derler.” (Furkan, 74)

Amel defterimizi kapatmayacak “alnı secdeli, ağzı dualı, hayırlı evlatlar” yetiştirmek dileğiyle…

Kaynak: M. Emin Karabacak, Altınoluk Dergisi, Sayı: 438

İslam ve İhsan

ÇOCUĞA DİNİ EĞİTİM NASIL VEREBİLİRİM?

Çocuğa Dini Eğitim Nasıl Verebilirim?

3-6 YAŞ ARASINDAKİ ÇOCUKLARDA DİNİ EĞİTİM

3-6 Yaş Arasındaki Çocuklarda Dini Eğitim

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.