Cömert Allah Dostu

Cömert fakat bir o kadar borçlu olan bir Allah dostunun başında geçen ibretlik bir hadise. Tabakta gelen paranın sırrı neydi? İşte cevabı...

“Cömertliği ile tanınmış bir şeyh vardı. O yüzden de hep borçlu idi. Zenginlerden on binlerce borç alır; dünyadaki fakirlere, yoksullara harcardı.

Borç para ile bir de tekke yaptırmış; canını da, malını da, tekkesini de Allah yolunda harcıyordu.

Borcunu her yerden gelen hediyelerle öder dururdu. Borçlu zât, yıllarca bu işi gördü. Vazifesi bu imiş gibi zenginlerden borç alıyor, aldıklarını halka veriyordu.

Şeyhin ömrü sona geldi. Bedeninde ölüm belirtileri gördü. Alacaklıları onun etrafında toplanıp, oturdular. Şeyh ise âdetâ bir mum gibi bir hoş yanıp yakılmada, eriyip gitmede idi.

Alacaklıların para almaktan umutları kesilmiş olduğu için, suratları asıktı. Gönüllerindeki para derdi de, arttıkça artıyordu.

O sırada helva satan bir çocuk sokaktan geçti. Şeyh efendi, hizmet edenlere bütün helvayı alıp ikrâm etmelerini söyledi. Helva ikrâm edildi, herkes yedi. Çocuk parasını istedi. O yarım dinar parayı alamayınca da ağlamaya başladı. Herkes çocuğu ağlattığı için yine Efendiye kızdı. Sonunda çocuğun feryatları arasında Şeyhe bir tabak hediye geldi. İçinde hem bekleyen alacaklıların, hem de helvacı çocuğun alacağı ayrı ayrı duruyordu.

TABAKTA GELEN PARANIN SIRRI

Efendi şöyle anlattı:

«Bunun sırrı şu idi: Borcumun ödenmesini Allah’tan niyâz etmiştim. O da bu hususta bana doğru yolu gösterdi.

O yarım dinar, pek az bir şeydi ama onun ele geçmesi de çocuğun ağlamasına bağlı idi.

Helvacı çocuk ağlamasaydı; rahmet denizi coşup köpürmeyecek, sizin borcunuz da ödenmeyecekti. Bunun için yediğiniz helvayı aldırdım, satan çocuğu da ağlattım.»”

Hazret-i Mevlânâ kıssadan hisseyi de şöyle anlatır:

“Kardeşim! Hikâyede geçen çocuk, senin (kalbine musluk mesâbesinde olan) göz çocuğundur. Şunu iyi bil ki, murâdına ermen, senin ağlamana bağlıdır.

Affedilmek, lütuf elbisesi giymek istiyorsan, başındaki göz denilen çocuğu ağlat, gönül âleminin tevbe coşkunluğunu gözyaşı olarak döktür.”

Kaynak: Yüzakı Dergisi, Yıl: 2020 Ay: Haziran , Sayı: 184

İslam ve İhsan

CÖMERTLİK VE İSAR İLE İLGİLİ ÖRNEKLER

Cömertlik ve İsar ile İlgili Örnekler

ALLAH’IN CÖMERTLİK TECELLÎSİ

Allah’ın Cömertlik Tecellîsi

DİĞERGAMLIK VE CÖMERTLİK

Diğergamlık ve Cömertlik

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.