Cömertliğin Mertebeleri
Her hususta olduğu gibi îsar bahsinde de en güzel örneğimiz, Peygamber Efendimiz ve O’nun nebevî terbiyesi altında yetişmiş olan güzîde sahâbîlerdir.
Efendimiz’in kendisinden bir şey isteyeni boş çevirdiği görülmemişti. Kendisinden bir şey istenildiği zaman, o an verecek hiçbir şeyi olmasa bile muhakkak bir imkânını bulur, infaktan geri kalmazdı. Nitekim bir gün muhtaç bir kimse gelerek bir şeyler istedi. Allah Resûlü:
“–Yanımda sana verebileceğim bir şey yok, git benim adıma satın al, mal geldiğinde öderim.” dedi.
Bunu duyan Hazret-i Ömer (r.a.) :
“–Ey Allâh’ın Resûlü! Yanında varsa verirsin, yoksa Allah Sen’i gücünün yetmeyeceği şeyle mükellef kılmamıştır.” dedi.
BORÇ ALARAK İNFAK ETMEK
Peygamber Efendimiz, Hazret-i Ömer’in (r.a.) bu sözünden hoşnut olmadı. Ensar’dan biri:
“–Anam, babam Sana fedâ olsun yâ Resûlallâh! Ver! Arş’ın Sahibi azaltır diye korkma!” dedi.
Bu sahâbînin sözleri Efendimiz’in hoşuna gitti. Tebessüm ederek:
“–Ben de bununla emrolundum.” buyurdu. (Heysemî, X, 242)
Yani Peygamber Efendimiz, borç alarak infâk edebilecek kadar cömertti. O’nun diğergâmlıktaki bu kâ’bına varılmaz incelik ve zarâfeti, biz ümmeti için ne güzel bir fiilî kıstastır.
Yine Allah Rasûlü’ne bir süt getirilse, onu önce fakir sahâbîler olan Ashâb-ı Suffe’ye ikram ederdi. Ashâbı açken kendisini doyurmayı düşünmezdi. Zira O’nun nazarında infak ve fedâkârlığın hazzı, duyulabilecek bütün lezzetlerin üzerindeydi.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından 1, Erkam Yayınları