Cuma Namazı Saati Artık Sorun Değil!

Cuma namazı için hazırlanan genelgeyle işçi ve memurun Cuma namazına gidişi kolaylaşıyor. Hazırlanan genelgeyle Cuma günleri, kamu çalışanlarının namaz öncesi öğle tatiline gireceği, namaz bitiminden sonra mesaiye başlayacakları bildirildi.

Başbakanlık tarafından cuma namazı için hazırlanan genelgenin bu hafta içinde yayımlanmasının planlandığı bildirildi.

Başbakanlık yetkililerinden alınan bilgiye göre, cuma namazı için hazırlanan genelge ile kamu çalışanlarının cuma günü mesaisi,  cuma namazı öncesi öğle tatiline girecek, namazın bitiminden sonra tekrar mesaiye başlayacak şekilde düzenlenecek.

Yetkililer, söz konusu düzenlemeye ilişkin, "Mesai kaybı yaşanmayacaktır. Genelgenin bu hafta içinde yayımlanması planlanmaktadır" ifadesini kullandı.

İNSANLAR RAHATÇA CUMA'YA GİDEBİLECEK

Başbakanlık tarafından hazırlanan cuma namazı mesai düzenlemesini içeren genelge, işçi ve memur sendikalarının yetkililerince memnuniyetle karşılandı.

Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, 3. dönem toplu sözleşme sürecinde Kamu İş Sendikası heyetiyle kamu görevlilerinin, cuma namazı konusunda mutabakata vardıklarını ve karara bağladıklarını söyledi.

Cuma namazı için mesai düzenlemesinin toplu sözleşmenin bir kazanımı olarak 1 Ocak'tan itibaren yürürlüğe girmesi gerektiğini belirten Yalçın, "Sayın Başbakan'ın bir genelgeyle bunu yürürlüğe koyduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bu saatten sonra bu konuda kamu bürokrasisi ve mülki amirler gerekli düzenlemeyi yaparak, insanların ibadet özgürlüğü çerçevesinde cuma namazı vakitlerinde mesai düzenlemesinde ayarlama yapmaları gerekiyor" dedi.

CUMA NAMAZINA İNSANLAR RAHATÇA GİDEMİYORDU

Eğitim-Bir-Sen Kayseri Şube Başkanı Aydın Kalkan da kamu görevlilerine yönelik cuma namazı düzenlemesinin insani ve vicdani bir talep olduğunu belirtti. Kalkan, şunları kaydetti:

"İnsani ve İslami değerlerle ilgili kararların o masada alınmasıyla ilgili çalışmalarımızı yaptık. Bunlardan en önemlisi cuma namazı saatiydi. Yüzde 99'u Müslüman olan bu ülkede cuma namazına insanlar rahatlıkla gidemiyordu. Cuma namazına gidip gitmemeniz kurum amiri ya da okul müdürünün iznine tabiydi. Bu durumu Allah'a şükür düzelttik. Dün Başbakanımız bir genelge yayınlayarak bu durumu kesinleştirdi. Başbakanımıza teşekkür ediyoruz."

FARZ OLAN CUMA İBADETİ RAHATLIKLA YAPILMALI

Memur-Sen Nevşehir İl Başkanı Mustafa Özdemir ise sendikalarının toplu sözleşme görüşmelerinde cuma namazı izni verilmesi yönünde taleplerinin olduğunu hatırlatarak, "İbadet özgürlüğü her vatandaşın doğal hakkıdır. Ülkemiz bu konuda geçmişte büyük sıkıntılar yaşadı. Özellikle cuma namazına gidecek memurlar, o ildeki mülki amirlerin inisiyatifine bırakılıyordu ve sorunlar yaşanabiliyordu. Çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede cuma namazı serbestliğinin olmaması garabet oluşturuyordu" diye konuştu.

Türkiye Sivil Havacılık Sendikası Nevşehir Temsilcisi Oğuzhan Alkan da "Bu düzenlemenin geciktiğini düşünüyoruz. 1935 yılına kadar cuma günleri resmi tatildi. Yüzde 99'u Müslüman olan bir ülkedeyiz, farz olan cuma ibadetinin rahatlıkla yapılması gerekir. Müslümanlar için alınan güzel bir karardır" ifadelerini kullandı.

CUMA MESAİSİ BAŞLIYOR

Türkiye Yol-İş Sendikası Sivas Şube Başkanı Zeki Ekici ise düzenlemeyi "İnsanlar, ibadet etme hürriyetine kavuştu" şeklinde yorumladı.  Ekici, şunları kaydetti:

"Kişiler, cuma namazına kendi mesaisinden fedakarlık ederek gidebiliyordu. Çünkü belli iş yerleri de mesai saatine denk gelebiliyordu. Bazı kurumlar da yasal olmasa bile o saate göre ayarlama yapıp cumaya gidebiliyorlardı. Şimdi kişiler kutsal anlamda da kanuni anlamda da hiçbir sıkıntı yaşamadan cumaya gidebilecek. Tabii cumaya gitmek herkesin kendi özgür iradesinde ama gidenler için bu anlamda genelgeyi olumlu buluyorum ve güzel oldu."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • niye biz gidemiyoruz ekmek paramızı kazanmak için özel firmada çalışıyoruz ama malesef cumdan mahrum oluyoruz bizim ne yapmamız lazım

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.