Cünüp Olanın Gusül Alması ile İlgili Hadisler

HADİSLER

Cünüp bir kimse nasıl gusül abdesti alır? Cünüp olan kimsenin gusül alması ile ilgili hadisler...

Cübeyr bin Mutim radıyallahu anh:

Onlar (Ashap) Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında cünüplükten yıkanmayı konuştular. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de: Her iki eli ile işaret ederek,

– “Ben başıma üç kere su döküyorum.” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Taharet, 98/239; Buharî, Tahâret, c. 1; Neseî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 70, n. 251, s.1 35, c. 1; Müslim,Kitâb’ul-Haya, b. 11, n. 327, s. 258, c. 1; İbn-i Mâce Kitâb’ut-tahâret, b. 95, n. 575, s. 190, c. 1)

Hadisin Açıklaması

Bu hadis-i şerif, gusülde başa ve diğer azaya suyun üçer kere dökülmesinin sünnet olduğuna, su elle dökülecekse her iki elle (Avuçla) döküleceğine delildir.

*

Hz. Aişe radıyallahu anha’dan:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem cenabetten yıkanacağı zaman, süt sağacak çanak gibi bir kap ister, bir avuç su alır, başının sağ tarafından başlar, sonra sol tarafına geçer, iki eli ile tekrar su alır, her ikisi ile başına (dökerdi) dedi. (Ebû Dâvûd, Taharet, 98/240; Buharî, Kitâb’ul-Gusül, b. 14, s. 72, c. 1; Müslim, kitâb’ut-Tahâret, b. 9, n. 318, s. 255, c. 1; Neseî, Kitâb’ut-Tahâret, c. 1)

Hadisin Açıklaması

Hılâp: Koyun sağacak kap demektir. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem gusül ederken elleri ile suyu avuçlayıp başına döktüğü gibi, iki eli ile bir tası tutup evvelâ başının sağ tarafına, sonra sol tarafına döktüğü de olurdu.

*

Teymullah bin Sa’lebe’nin oğullarından biri olan Cumey’ bin Umeyr radıyallahu anh’dan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Annem ve teyzemle, Aişe radıyallahu anha’ya gittik. Onlardan birisi, Hz. Aişe’ye nasıl gusül yapardınız? Diye sordu. Aişe radıyallahu anha:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem namaz abdesti gibi abdest alır, sonra başına üç kere su döker yıkanırdı. Bizse başlarımızda örgülerimiz olduğu için beş kere dökerdik cevabını verdi. (Ebû Dâvûd, Taharet, 98/241; Neseî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 6, s. 134, c. 1; İbn-i Mâce, Kitâb’ut-Tahâret, b. 94, n. 574, s. 190. c. 1)

Hadisin Açıklaması

Zufur: Zafire; kelimesinin çoğuludur. Kadınların saçlarındaki örgüye denir. Hadis-i şerifte; Hz. Aişe radıyallahu anha’nin başlarımıza beş kere su dökerdik, sözü Hz. Aişe radıyallahu anha’ya mahsus bir keyfiyet olabilir. Veya saç diplerine suyun geçip geçmediğinde şüphe edilirse şüphe giderilmesi için üçten fazla kullanılmış olabilir. Bu rivâyete bakarak kadınların başlarına beş kere su vermeleri sünnet olduğu anlaşılırsa da bu hadis-i şerif zaif olduğundan ve kendisinden daha kuvvetli olan Hazreti Ümmü Seleme’nin hadis-i esas alınmıştır. Ümmü Seleme’nin hadisinde kadının başına üç defa su dökmesi emir edilmiştir.

*

Aişe radıyallahu anha’dan:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem cünüblükten yıkanırken (Süleyman bin Harbil Vaşihi’nin rivâyetine göre sağıyla başlayıp, sol eline dökerdi. (Müsedded) rivâyetine göre ise: iki elini yıkar ve çanağı sağ eline dökerdi, sonra ikisinin rivâyetine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem eteğini yıkardı.

Müsedded: Soluna dökerdi, dedi. Ve çok kere Aişe radıyallahu anha etekten kinaye olarak bahs ederdi. (hadisin bundan sonraki kısmında her iki ravî ittifak ederek şöyle rivâyet etmişler:) Sonra namaz abdesti gibi abdest alırdı. Ellerini suya sokar, saçları arasını deriye erdiğini veya derinin temizlendiğini görünceye kadar hilaller, başına da üç kere su döker, artan suyu da başına dökerdi. (Ebû Dâvûd, Taharet, 98/242; Buharî, Kitâb’ul-Guslü, b. 1, s. 68, c. 1; Müslim, Kitâb’ut-Tahâret, b. 10, n. 321, s. 256, c. 1; Tirmizî, Ebvâb’ut-Tahâret, b. 76, n. 104, s. 174, c. 1; İbn-i Mâce, Kitâb’ut-tahâret, b. 94, n. 574, s. 190, c. 1)

Hadisin Açıklaması

Bu hadis-i şerifte Hz. Aişe radıyallahu anha’nın avret mahallinden bahsederken kinaye ile konuştuğu bildiriliyor. Çünkü o, büyüklerin her hal ve hareketi edepten ibaretti. Söz ve sohbetlerinde edepten gayri bir şey bulunmazdı.

*

Aişe radıyallahu anha’dan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem cünüblükten yıkanmak istediği vakit, evvelâ ellerini, sonra su girmeyen kasıkları yıkar, kasıklara su dökerdi. Elleri temizlendiği vakit bir duvara sürter, abdestine yeniden başlar, başına su dökerek yıkanırdı. (Ebû Dâvûd, Taharet, 98/243)

Hadisin Açıklaması

Merafiğ: Koltuk altları, göbek çukuru ve uyluktaki kasıklar gibi su girmeyen yerlere denir.

Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’in ellerini su ile yıkadıktan sonra duvara vurması ellerini toprak ile oğuşturup pak etmek içindi. Sabun ve onun gibi temizlikte kullanılan maddeler bulunduğu zaman temizlik onlar ile temin edilir. Bilhassa evlerde elleri pak etmek için toprak bulmak mümkün değil, ama sabun cinsinden deterjanlar her zaman bulunabilir.

Gusülde en çok dikkat edilecek yerler suyun girmesi güç olan kulak kıvrımı, koltuk altı ve kasıklardır. Buralar hem çok ter yapar, hem de kirin karargâhı sayılır. İşte Rasûl-i Ekrem Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bu azaların yıkanmasına özel ihtimam gösterirdi, bunları yıkadıktan sonra abdeste yeniden başlardı.

*

Aişe radıyallahu anha dedi ki:

– Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in cünüblükten dolayı yıkandığı yerin duvarındaki ellerinin izini size göstereyim. (Ebû Dâvûd, Taharet, 98/244)

*

İbn-i Abbas radıyallahu anhümânın, teyzesi Meymûne radıyallahu anha’dan rivâyet ettiğine göre şöyle demiştir:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem cünüblükten yıkanırken suyunu döktüm, çanağı sağ eline doğru eğerek, iki veya üç kere ellerini yıkadı. Sonra suyu eteğine döktü ve sol eliyle eteğini yıkadı. Sonra ellerini toprağa sürtüp tekrar ellerini yıkadı. Ağzına burnuna su verip yüz ve kollarını yıkadı. Sonra başına, vücuduna su döktü. Bir kenara çekilip ayaklarını da yıkadıktan sonra silinmek için havlu verdim almadı.

Vücudundan suyu eliyle akıtıyordu. (A’meş) Bunu İbrahim Nehâi’ye anlattım, havlu kullanmakta beis görmezdi, ama adet olmasını istemediğinden (almamıştır) dedi. (Buhârî, Kitâb’ut-Tahâret, B 7, s. 70, c. 1; Müslim, Kitâb’ut-Tahâret, b. 9, n. 317, s. 254, c. 1; Tirmizî, Ebvâb’ut-Tahâret, b. 76, n. 103, s. 173, c. 1; Neseî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 76, n. 254, s. 137, c. 1; İbn-i Mâce Tahâret b. 94, n. 573 s. 190, c.)

Ebû Dâvud: Müsedded şöyle dedi diyor:

 Abdullah bin Dâvud’a (Adet haline gelebilir düşüncesi ile mi kurulanmayı kerih gördü?) diye sordum Abdullah bin Dâvud:

– O, evet, öyledir. Ben kitabımda bu ibareyi bu şekilde buldum. (Ebû Dâvûd, Taharet, 98/245)

Hadisin Açıklaması

Bu hadis-i şeriften Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin gusülden sonra vücudunu kurulamadığını, İbrahim en-Nehai’nin sözünden de Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin gusül ve abdestten sonra kurulanmakta beis görmediğini öğreniyoruz.

Bu hadise dayanarak, abdestten ve gusülden sonra silinmekte beis görülmemiştir.

*

Şu’be radıyallahu anh’dan rivâyet olunmuştur:

İbn-i Abbas radıyallahu anh cünüplükten yıkanırken sağ eli ile sol eline yedi kere su döker, arkasından eteğini yıkardı. Bir defa, kaç kere döktüğünü unuttu, kaç defa döktüm? Diye bana sordu. Ben de; bilmiyorum cevabını verince, annen öle, niye bilmiyorsun? dedi. Namaz abdesti gibi abdest alıp, vücuduna su döktü ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem böyle temizlenirdi dedi. (Ebû Dâvûd, Taharet, 98/246)

Hadisin Açıklaması

Lâ Ümme Lek: Lügat manâsı, (Senin annen yok demektir), ıstılahta ise: Hem zem, hem de medh için kullanılır Medh için kullanıldığında sen her şeyi kendin becerebiliyorsun. Anneye ihtiyacın yok, demektir.

Bir de küçük bir çocuğu severken annen öle diye severiz. İşte tercemede bu manâyı tercih ettim.

Zem için kullanıldığında bu manâya kullanılmış olur. Seni annen sokağa atmış, başkası tarafından büyütülmüşsün, annen belli değil, demektir.

İbn-i Abbas’ın bu rivâyetinde ellerini yedi defa yıkadığı bildiriliyor. (bir sonraki hadisin izahına bak).

*

Abdullah bin Ömer radıyallahu anh’dan:

Gün içerisinde namaz elli vakit, cünüplükten yıkanmak yedi defa, elbisedeki sidiği yıkamak yedi defa idi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Allah’a yalvardı, namaz günde beş vakte, cünüplükten yıkanmak bire, elbiseden sidiği yıkamak bir defaya indirildi, dedi. (Ebû Dâvûd, Taharet, 98/247)

Hadisin Açıklaması

Bu hadiste bildirildiğine göre Mirac gecesinden önce namaz elli vakit idi.

Namazın önce elli vakit olarak farz kılınıp sonra beş vakte indirilmesi Mirac gecesinde olmuştur.

Cünüplükten yıkanırken her âzâ yedişer kere yıkanıyordu, idrar bulaşığı yedi kere yıkanırdı. Mirac gecesi namaz vakitleri beşe indirildi. Gusülde azaları birer kere yıkamak kâfi geldi. İdrar bulaşan bir şeyi bir kere yıkamakla temizleneceği bildirildi.

Bu mevzuda İmâm-ı Azam’ın görüşü: Gusülde her azayı üçer kere yıkamak sünnettir. Necaset iki kısımdır:

  1. Görünen necasetler: Bunların temizlenmesi görünen cirmin giderilmesine bağlıdır. Cirmi giderilene kadar kaç kere yıkamak lâzımsa o kadar yıkanır:
  2. Görünmeyen necasetler: Görünmeyenler de üç defa yıkanır, idrar da görünmeyenlerden olduğu için üç kere yıkamak vaciptir.

İmâm-ı Şâfiî’ye göre: idrar bulaşan elbiseyi bir kere yıkamak vacip, üç kere yıkamak menduptur.

*

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’dan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem; her kılın altında cünüplük vardır. Kılı yıkayın, deriyi temizleyin,” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Taharet, 98/248; Tirmizî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 78, n. 106, s. 178, c. 1)

Hadisin Açıklaması

Bu hadis-i şerif: Gusülde her kılın dibinin temizlenmesinin farz olduğuna delildir. Amma kılların kendisini yıkamaya gelince, bedende bulunan kılların yıkanması farzdır. Erkeklerin saçlarını yıkamaları da farzdır. Kadınlar ise saç diplerini yıkadıktan sonra, örgülerini sökmeleri icap etmez. (Hattabi) (Bezl’ül-Mechud c. 2, s. 254)

*

Ali bin Ebû Talib radıyallahu anh’dan:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kim cünüplükten yıkanırken bir kıl kadar kuru bırakırsa, cehennemde ona şöyle şöyle (azab) edilecek” buyurdu.

Ali radıyallahu anh üç kere: “Onun için başıma saçıma düşman oldum,” der ve saçını kestirirdi. (Ebû Dâvûd, Taharet, 98/249; İbn-i Mâce, b. 106, n. 599, s. 196, c. 1)

Hadisin Açıklaması

Erkeklerin saçlarını tamamen kestirmelerinde bir beis yoktur. Fakat bir kısmını kesip bir kısmını bırakmaktan nehyedilmiştir.

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları