Cünüp Soğuktan Korktuğunda Teyemmüm Edebilir mi?

Şiddetli soğuk günlerde cünüplükten arınmak için teyemmüm alınabilir mi? Soğuk havalarda teyemmüm yapmak ile ilgili hadisler…

Âmr bin As radıyallahu anhdan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Zatisselâsil harbinde, soğuk bir gecede hamamcı oldum, yıkanırsam helak olurum, korkusundan teyemmüm edip maiyetimdekilere sabah namazını kıldırdımı. Durumu Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e anlattılar. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, “Ey Amr, cünübken yanındakilere namaz mı kıldırdın?” buyurdu. Ben de, su ile gusletmeme mani olan sebebi haber verdim ve ben Allah Teâlâ’nın (nefislerinizi öldürmeyin, şüphesiz Allah size merhamet edicidir) ayetini işittim, deyince Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem güldü, hiç bir şey söylemedi.

Ebû Dâvud dedi ki: Abdurrahman bin Cübeyr Mısırlı’dır. Harice bin Huzafe’nin azatlısıdır. Cübeyr bin Nüfeyr’in oğlu değildir. (Ebû Dâvûd, Taharet, 126/334)

Hadisin Açıklaması

Zatüsselâsil: Vâdi-i Kurâ’nın gerisinde bir pınarın adıdır. Buraya İslâm ordusu savaşa gittiğinden Zatüsselâsil adı verildi.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sükûtu ve ona gülerek takviye etmesi kabul manasınadır. Takrîrî Sünnettir. Eğer cünüb yıkandığı takdirde telef olmaktan korkarsa, teyemmümle yetinebilir. Ebû Hanife, Mâlik ve Şâfiî’nin görüşü böyledir. (Bezl-ül-Mechüd)

*

Âmr bin As’ın azatlısı Ebû Kays radıyallahu anh’dan:

Amr bin As, bir bölüğün başında idi deyip, evvelki gibi hadis-i anlattı ve kasıklarını yıkayıp namaz abdesti gibi abdest alarak, adamlarına namazı kıldırdı, dedi. Ve onun gibi anlattı. Fakat teyemmümü söylemedi.

Ebû Dâvud dedi ki:

Şu kıssa Evzâî ve Hasan bin Atiyye’den rivâyet edildi de, orada “teyemmüm etti,” dedi. (Ebû Dâvûd, Taharet, 126/335)

Hadisin Açıklaması

Mağban: Koltuk altı ve bacak arası gibi kısımlar demektir.

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

TEYEMMÜM NASIL ALINIR?

Teyemmüm Nasıl Alınır?

TEYEMMÜM İLE İLGİLİ HADİSLER

Teyemmüm ile İlgili Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.