D Vitamini Nedir, Nelerde Bulunur?

D vitamini nedir, hangi besinlerde bulunur? D vitamini nasıl alınır? D vitamininin faydaları nelerdir? D vitamini eksikliği ve fazlalığında ne olur?

Sağlıklı kemikler oluşturmak ve kemik sağlığını korumak için D vitaminin varlığı çok mühimdir. Bunun esas nedeni, kemiğin birincil bileşeni olan kalsiyumun ancak D vitamini varlığında vücut tarafından emilmesidir. Güneş ışınlarının, ciltteki bir kimyasalı aktif bir vitamin (kalsiferol) formuna dönüştürmesiyle vücutta D vitamini üretilir.

Cildinizin ürettiği D vitamini miktarı; günün saatine, mevsime, cilt pigmentasyonuna bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Yaşanılan yere, yaşam tarzına bağlı olarak, D vitamin üretiminde azalma olabilir ya da tamamen yok olabilir. Güneş kremi önlemli olsa bile D vitamini üretimini azaltabilir.

D VİTAMİNİ NASIL ALINIR?

Güneşe maruz kalma, çoğu kişi için D vitamini almanın kolay ve güvenilir bir yoludur. Ellerin, yüzün, kolların ve bacakların haftada 2-3 kez güneş ışığına maruz kalması, hafif bir hastalığın gelişmesi için gereken sürenin yaklaşık dörtte biri kadar sürer. Güneşe çok fazla maruz kalmanın da negatif etkileri söz konusudur çünkü maruz kalma süresi yaşa, cilt tipine, mevsime, günün saatine vb. faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterebilir.

Güneş kremi olmadan sadece 6 gün boyunca güneş ışığına maruz kalma, 49 gün boyunca hiç güneş ışığına maruz kalmamayı telafi edebilir. Vücut yağları D vitamini fazlasını yağda depolar ve ihtiyaç olunan dönemde serbest bırakır.

D VİTAMİNİNİN FAYDALARI NELERDİR?

Kanser: Araştırmalara göre d vitamini kalsiyumla birlikte alındığında bazı kanserlerin önlenmesine yardımcı olabilir.

Bilişsel Sağlık: D vitamini takviyesi almak bilişsel işlevi iyileştirmeye yardımcıdır.

Kalıtsal Bozukluklar: D vitamini takviyeleri, ailesel hipofosfatemi gibi D vitamini emiliminin engellenmesi ya da işlenememesinden kaynaklı kalıtsal bozuklukların tedavisi amacıyla kullanılabilir.

Multipl Skleroz: Araştırmalar, uzun süreli D vitamini takviyesinin multipl skleroz riskini azalttığını göstermektedir.

Osteomalazi: D vitamini takviyeleri, kemik mimeral içeriği kaybı, kemik ağrısı, kas zayıflığı, yumuşak kemikler gibi ciddi D vitamini eksikliği olan yetişkinleri tedavi etmek amacıyla kullanılır.

Osteoporoz (Kemik erimesi): Yeterli miktarda D vitamini ve kalsiyum alan kişilerin kemik mineral kaybı yavaşlayabilir, kemik kırıkları azalabilir ve osteoporozu önlenebilir.

Sedef Hastalığı: D vitamini ya da bir D vitamini bileşiğini cilde uygulamak sedef hastalığının tedavi edilmesinde rol oynayabilir.

Raşitizm: D vitamini eksikliği olan çocuklarda gelişir, D vitamini takviyesi ile beraber tedavi edilebilir.

D VİTAMİNİ KAYNAKLARI NELERDİR?

D vitamininin temel kaynağı güneştir. D vitamini ultraviyole ışınlarının cilde temasının ardından oluşan bazı metabolik süreçler neticesinde üretilmektedir. Bu sebeple, her gün, yüzler ve kollar açık, güneşin geliş açısına bağlı olarak (en ideal saatler: 11.00-15.00) 20 ila 30 dakika güneşlenme sayesinde yeterli oranda D vitamini üretilebilir.

Günlük D vitamini ihtiyacını sadece besinler ile sağlamak mümkün değildir. Çünkü besinlerle günlük ihtiyacın yalnızca %20’si karşılanmaktadır. Bu yüzden güneş ışığından yararlanamayan bireyler büyük risk altındadır. Bu yüzden hekimle bu bilgilerin paylaşılıp, gerekli görüldüğü takdirde de D vitamini takviyesi verilmesi gereklidir.

Koruyucu krem, kıyafetle ve pencere arkasından güneşlenmek, D vitamini üretimini sekteye uğratıyor olabilir. Düzenli bir şekilde uyumak, D vitamininden daha fazla faydalanmanıza olanak tanıyor.

D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ KİMLERDE GÖRÜLÜR?

  • Kapalı ortamda çalışan kişiler
  • Yaşlılar
  • Beslenme bozukluğu olanlar
  • Yüksek faktörlü güneş kremi kullananlar
  • Kapalı giysi giyenler
  • Gebe ve emziren kadınlar
  • Böbrek hastalığı olan kişiler
  • Karaciğer hastalığı olanlar

D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ VE FAZLALIĞINDA NE OLUR?

Uygun dozda alınan D vitamini genellikle güvenli kabul edilmektedir. Ancak vücuda aşırı doz D vitamini almak zararlı olabilir.

Fazla miktarda alınan D vitaminine bağlı olarak; mide bulantısı, kusma, iştahsızlık, kabızlık, zayıflık, kilo kaybı, bilinç bulanıklığı, konfüzyon, yönelim bozukluğu, kalp ritmi sorunları, böbrek hasarı gibi rahatsızlıklar görülebilir. Ayrıca yüksek doz D vitamini; doku ve eklem kireçlenmelerine, böbrek taşı oluşumuna, yüksek tansiyona ve kanda kalsiyum artışına neden olabilmektedir.

D vitamini eksikliği, pek çok hastalığa zemin hazırlayabilir. Gündelik hayatta, kapalı ortamlarda çalışma, açık hava aktivitelerinden uzak olma ve yetersiz beslenmeye bağlı olarak D vitamini eksikliğinde artış gözlemlenebilir. D vitamini eksikliğinde;  vücut ağrısı, halsizlik, yürüme güçlüğü, kemik ağrısı, güçsüzlük, saç dökülmesi, baş ağrısı, depresyon, değişken ruh hali, uykusuzluk, gözaltı morlukları, aşırı terleme, kilo vermede güçlük çekme, sürekli üşüme gibi belirtiler hakimdir.

HAMİLELİKTE D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ

Hamilelik döneminde anne ve çocuk sağlığı adına D vitamini kullanımı oldukça önemlidir.

D vitamini eksikliği olan anne ve bebeklerin kemiklerinde yumuşama, zayıflama ya da bebeğin kaslarında meydana gelen zayıflık, diş çıkmasında meydana gelen zayıflık da D vitamini ile alakalıdır.

Hamilelikte D vitaminini eksik düzeyde almak, bebek üzerinde kalıcı hasarlar oluşmasına neden olabilir.

Anne adaylarına 12. hafta itibariyle D vitamini takviyesine başlanılmalı ve emzirme döneminin 6. ayına kadar devam edilmelidir.

İslam ve İhsan

SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN 10 İPUCU

Sağlıklı Yaşam İçin 10 İpucu

EN SAĞLIKSIZ 30 BESİN

En Sağlıksız 30 Besin

SAĞLIK İLE İLGİLİ HADİSLER

Sağlık ile İlgili Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.