Dağ Tepe Gezerek Doğada On Binlerce Ağacı Yeşertti

Kayseri'nin Develi ilçesinde imamlık yapan 33 yaşındaki Şükrü Selim Görken, dağ tepe gezip ağaçların bakımını ve aşılamasını yapıp fidanlar dikerek doğanın yeşermesi için çalışıyor.

Lise yıllarından itibaren doğadaki ağaçların bakımını yapan dedesine yardım eden Görken, mesleğe başladığı 15 yıl önce onun yolundan gitmeye karar verdi.

Görken, meslek hayatı boyunca dağ tepe gezerek meyve ağaçlarının budamasını, bakımını ve aşılamasını yaparak, gücünün yettiği kadar fidan dikmeye başladı.

Yeni Cami'de görev yapan Görken, imamlıktan kalan zamanlarda omuzladığı malzemeleriyle adım adım gezdiği yerlerde ağaçların yok olmaması için mücadele veriyor.

Görken, imamlığın kutsal bir görev olduğunu ve yaptığı her işte bunun bilinciyle hareket ettiğini söyledi.

Allah'ın insanlara hazine olarak sunduğu doğaya sahip çıkılması gerektiğini belirten Görken, şunları kaydetti:

"Bugüne kadar 2 bine yakın ağaç aşıladım. Tabii bu hatırladığım, bazen doğada giderken 'bunu da yapmıştım' diye sonradan hatırlıyorum. Bunun yanında dağlarda diktiğim, bakımını yaptığım 10 binlerce fidanım vardır. Fidanı diktikten veya aşılama yaptıktan sonra iş bitmiyor. Adeta bir bebek gibi yeni dikilen fidan, yeni aşılama yapılan ağaç bakıma muhtaçtır. Yaz sonunda ise kışa hazırlıyoruz. Bu anlamda bunları, bir can olduğu bilinciyle yaparsak daha verimli olur. Aşılama yaptım, fidan diktim, kurtuldum diye düşünmemek lazım. Ondan sonraki süreç de önemli. Bu şekilde binlerce ağacın bakımını da yaptım. İnşallah bu şekilde vatanıma hizmet ettiğimi düşünüyorum."

Mesleğinin dışında hep vatana faydalı bir iş yapmayı düşündüğünü anlatan Görken, bu düşüncesini camideki cemaatine ve çocuklara da aşılamaya çalıştığını ifade etti.

"Ben bunu yaparken zevk alıyorum"

Görken, bazen zor şartlar altında bu işi yaptığını vurgulayarak, şunları anlattı:

"Aşı yapmak için kucağımda, sırtımda çamur çıkarttığımı biliyorum. Bunu bir ıslah faaliyeti olarak görüyorum. Doğada kimsesiz, bakıma muhtaç, hiç işlenmemiş bu arazilerde yabani ağaçların aşılamasını, bakımını yapmak suretiyle doğaya kazandırmış oluyoruz. Bu ağaçların meyvesinden doğadaki hayvanlar da faydalanıyor. Ben bunu yaparken zevk alıyorum. Şevkle yaptığım için huzur buluyorum. Çok şükür Rabb'im mihrabında memur eyledi. Asli görevimin haricinde toplumumuza, bayrağımıza, vatanımıza, neslimize nasıl faydalı oluruz bağlamında bu şekilde hizmet etmeye çalışıyorum. 'Kıyametin kopacağını bilseniz bile elinizdeki fidanı dikin' diyen bir Peygamberin ümmeti olarak bu şekilde yapabilsek ne mutlu bize."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.