Dakik ve Ölçülü Gönül İnsanı
Musa Topbaş Efendi'nin hayatı tertip, düzen ve intizâm üzere bir hayattı. O, âdeta bir ölçü insanıydı. Yemesinde, içmesinde, kıyafetinde, ibadetinde, infâkında, sohbetinde, sevgisinde, buğzunda hep bir ölçü hâkimdi.
Mûsâ Efendi tertip, düzen ve intizâma çok ehemmiyet verirdi. Dağınıklığı hiç sevmezdi. Hayatında nizam ve intizam meleke hâline geldiğinden, kendisinde telâş ve acelecilik hiç görülmez, dâimâ teennî ve vakar ile hareket ederdi. İlâhî irâdeye tam teslim olmanın verdiği gönül huzuru içindeydi.
O, âdeta bir ölçü insanıydı. Yemesinde, içmesinde, kıyafetinde, ibadetinde, infâkında, sohbetinde, sevgisinde, buğzunda hep bir ölçü hâkimdi. Tasavvufu târif ederken bâzen; “Tasavvuf, vakti en değerli olan şeye sarf etmektir.” buyururdu. Bu bakımdan saati, büyük bir nîmet olarak görür ve şu nasihatte bulunurdu:
“Kâinatta canlı-cansız, kürelerden zerrelere kadar, bütün mahlûkâtı tefekkür ettiğimizde, her şeyin muntazam bir şekilde yaşadığını ve seyrettiğini müşâhede ederiz. Bu saltanat-ı ilâhiyye karşısında eşref-i mahlûkat olan insanoğlu, dağınık, saatsiz, nizamsız olmayıp, her işini vaktinde, saatinde icrâ etmelidir.”[1]
[1] Sâdık Dânâ, a.g.e, II, 125.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altın Silsile, Erkam Yayınları