Dar Pantolon Giyinmenin Zararları

Dar pantolon giyinmenin zararlarını duyunca çok şaşıracaksınız.

Her gün giydiğimiz ve sağlığımız üzerinde olumsuz etkileri olan dar kıyafetler vücudumuza baskı uygulamamıza neden oluyor. Özellikle kot gibi sert kumaşlar giyildiğinde pantolonun vücudumuza verdiği zararlar iki katına çıkıyor.

Dar kıyafetlerin neden olduğu sağlık sorunlarını şu şekilde sıralayabiliriz;

SIRT AĞRISINA NEDEN OLUYOR

Örneğin; dar kot veya herhangi bir sert kumaşlı kıyafet giydiğinizde bacaklarınız sıkışır ve sırtınız normalde desteklediği vücudun ağırlığını taşımakta zorluk çeker. Kol ve bacaklarınızın hareket özgürlüğü olmazsa, günü ağrı ve acı hissiyle bitirebilirsiniz.

HÜCRE OKSİTLENMESİNE NEDEN OLUYOR VE YAŞLANDIRIYOR!

Dar kıyafetlerden kaynaklanan akciğerler ve soluk borusundaki basınç düzgün nefes almanızı engelleyebilir. Göğüs bölgenizdeki gaz alışverişi yeterli bir şekilde sağlanmadığında, hücrelerin oksitlenmesi hızlanabilir. Bu durum erken yaşlanmaya neden olabilir.

KAN AKIŞINI ENGELLİYOR!

Kıyafetleriniz bacaklarınızı veya belinizi çok sıkı bir şekilde sardığında, kalbinizin kan dolaşımını sağlamak için daha fazla çalışması gerekir. Ayak ve bacaklarınızda, kan dolaşımı çok önemlidir çünkü ayaklarınızın şişmesini önler. Kan dolaşımının olmaması ise sağlığınız için tehlikelidir çünkü yorgun ve bitkin hissetmenize neden olabilir.

KİLO ALMANIZA NEDEN OLUR

Bağırsaklarınızı sıkıştıran, midenize baskı uygulayan kıyafetler metabolizma hızınızın düşmesine neden olmaktadır. Metabolizma hızınızın düşmesi, ilerleyen zamanlarda kilo alımını kaçınılmaz hale getirecektir.

SELÜLİTLERİNİZİ ÇOĞALTIR!

Selülit kadınların en büyük korkulu rüyasıdır. Dar kıyafetler selülit oluşumuna meyilli olan ciltlerde selülitlerin derinleşmesini ve iyice yayılmasına neden oluyor.

Kaynak: Sabah

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.