Dârimî Kimdir?

Kütüb-i Tis'a adıyla bilinen meşhur dokuz hadis kitabından biri Sünen'in (Müsned) müellifi olan hadis alimi Darimi'nin hayatı ve eserleri...

  • Darimi'Nin Kısaca Hayatı

Asıl adı Abdullah bin Abdurrahman hâfız Ebu Muhammed, lan Darimi 798 de Semerkand’da doğdu, 869 da vefat etti. Hadis âlimidir. Müsned adındaki hadis kitabı çok kıymetlidir. Hadis-i şerif ilminde olduğu gibi, tefsir ve fıkıh ilimlerinde de derin bir âlimdi. Buhari, Müslim ve Tirmizi gibi büyük hadis alimleri ondan istifade etmişlerdir.

DARİMİ KİDİR?

H. 181’de (797-98) doğdu. Semerkantlı olup Temîm kabilesinin Dârim koluna mensuptur. Zâhidlerin çokça bulunduğu bir çevrede yetişti. Hadis öğrenimi için Hicaz, Mısır, Şam, Irak, Kûfe ve Horasan gibi ilim merkezlerini dolaştı. Nadr b. Şümeyl, Yezîd b. Hârûn, Hâlid b. Mahled, Muhammed b. Selâm el-Bîkendî, Affân b. Müslim vb. âlimlerden ilim tahsil etti. Daha sonra Bağdat’a gidip orada hadis rivayet etti. Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî, Ebû Zür‘a, Ebû Hâtim, Bakī b. Mahled gibi meşhur âlimler öğrencileri arasında yer aldı. Buhârî el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ dışındaki eserlerinde, Müslim el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’inde, Ebû Dâvûd ve Tirmizî sünenlerinde, Nesâî ise es-Sünen dışındaki eserlerinde ondan hadis rivayet etmişlerdir. Sade ve zâhidâne bir hayat yaşayan Dârimî sultanın ısrarı üzerine Semarkant kadılığı görevini kabul etmişse de bir defa hüküm verdikten sonra kadılıktan ayrılmıştır. 8 Zilhicce 255 (17 Kasım 869) tarihinde Merv’de vefat eden Dârimî bir gün sonra cumaya rastlayan arefe günü defnedildi.

DARİMİ HAZRETLERİ'NİN ŞAHSİYETİ

Dârimî son derece zeki, yumuşak huylu, güvenilir bir kimse idi. Ahmed b. Hanbel onun kanaatkârlığını anlatırken, “Ona servetler sunuldu, fakat iltifat etmedi” derdi. Tefsir ve fıkıh sahalarında da otorite olmakla beraber daha çok hadis ilmindeki geniş bilgisi ve titizliğiyle tanınmış, hicrî III. yüzyılda hadis ilminin merkezi haline gelen Horasan bölgesinde yetişen âlimlerin önde gelenlerinden biri olmuştur. Mısır ve Şam gibi bölgelerde çağdaşı olan Buhârî’nin henüz bilinmediği sıralarda o tanınmaktaydı. Dârimî cerh ve ta‘dîl* ilminde de görüşüne itibar edilen bir âlim olup Ahmed b. Hanbel ile Ebû Hâtim er-Râzî onun hadis tenkidi konusunda otorite olduğunu ifade etmişlerdir. Nitekim Ahmed b. Hanbel Dârimî’nin görüşüne uyarak Yahyâ el-Himmânî’den rivayeti terketmiştir. Tirmizî de es-Sünen’inde yer alan cerh ve ta‘dîl ile ilgili bilgilerin bir kısmını Dârimî’den aldığını belirtmiştir. Böylece gerek hadis öğretimi faaliyetleriyle, gerekse kitap telifi çalışmalarıyla hadis ilminin Semerkant’ta yayılmasında ve bu ilimle ilgili bazı yanlış bilgilerin düzeltilmesinde onun büyük hizmeti geçmiştir. Zamanının önemli siyasî ve itikadî meselesi haline gelen halku’l-Kur’ân* konusunda Dârimî de sorguya çekilmiş, fakat herhangi bir cevap vermemişti. Dârimî’nin Hanbelî olduğu ileri sürülmüşse de es-Sünen’inde bazı hadislerden sonra belirttiği görüşlerinden onun herhangi bir mezhebe bağlı olmayan bir müctehid olduğu anlaşılmaktadır.

DARİMİ'NİN ESERLERİ

1. es-Sünen*. Eser el-Müsned diye de anılır. Kaynaklarda el-Müsnedü’l-câmiʿ, el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ adlarıyla geçen eserler de bu olmalıdır. Bab başlıklarında fıkhî görüşlerini belirtmesi, bir hadisi ihtiva ettiği konulara göre çeşitli bölümlerde tekrarlaması gibi özellikleriyle Ṣaḥîḥ-i Buḫârî’yi andıran eser Kanpûr (1293), Haydarâbâd (1309), Delhi (1337), Dımaşk (1349) ve Beyrut’ta (1407/1987) basılmıştır.

2. es-Sülâsiyyât. Dârimî’nin es-Sünen’deki üç râvili (sülâsiyyât) yirmi üç hadisin bir araya getirildiği bu eseri Abdülhamîd Şânûha Tahrîcü Sülâsiyyâti’l-Buhârî, et-Tirmizî, İbn Mâce, ed-Dârimî adlı kitap içinde yayımlamıştır (Beyrut 1985). Ali Rızâ Abdullah ve Ahmed Bezre de adı geçen dört sülâsiyyâta Abd b. Humeyd ile Taberânî’ninkileri de ilâve ederek altı sülâsiyyâtı bir arada yayımlamışlardır (Dımaşk 1406/1986). Bu neşirde Dârimî’nin es-Sülâsiyyât’ında on beş hadis bulunmaktadır. Dârimî’nin bunlardan başka et-Tefsîr ve Kitâbü’s-Sünne adlı iki eserinin daha olduğu kaydedilmektedir. Hediyyetü’l-ʿârifîn’de (I, 441) Dârimî’ye nisbet edilen Kitâbü Savmi’l-müstehâzati’l-mütehayyire onun değil Ebü’l-Ferec ed-Dârimî’nindir (bk. Nevevî, II, 344, 459; Keşfü’z-zunûn, II, 1434).

DARİMİ HAKKINDA ESERLER

Dârimî hakkında, Ezher Üniversitesi’nde, Muhammed Abdullah Muhammed Adl ed-Dârimî ve cühûdühû fi’l-hadîs adıyla bir doktora tezi (1973), Ümmü’l-kurâ Üniversitesi’nde Seyfürrahman Mustafa Zevâʾidü’d-Dârimî ʿale’l-Kütübi’s-sitte mine’l-ehâdîsi’l-merfûʿa (1397/1977), Ahmet Yıldırım da Uludağ Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde Dârimî ve Sünen’i (1990) adıyla birer yüksek lisans tezi hazırlamışlardır.

Kaynak: DİA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.