Depremde Yıkılan Camiyi Cemaat İmece Usulüyle Yeniden İnşa Etti

Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan Malatya'daki Evliyaoğlu Camisi, hayırseverlerin malzeme desteği ve cemaatin gönüllü işçiliğiyle yeniden inşa edildi.

Hayırsever Lütfi Evliyaoğlu tarafından arsası bağışlanarak 1991 yılında merkez Battalgazi ilçesi Hanımınçiftliği Mahallesi'nde inşa edilen cami, cemaatin hizmetine sunuldu. Geride kalan sürece binlerce Müslümanın ibadetine kucak açan cami, 6 Şubat 2023'teki depremlerde yıkıldı.

Din görevlisi Mikail Esmeray ve bir grup mahalleli tarafından başlatılan yardım kampanyası kapsamında caminin yeniden inşası için harekete geçildi. Bu kapsamda hayırseverlerden inşaat malzemesi desteği alan mahalleli, imece usulüyle camilerini inşaat işçisi gibi çalışarak yeniden hizmete açmak için çalışmalarını sürdürüyor. Kaba inşaatı tamamlanan, boya işlerine geçilen caminin yıl sonuna kadar faaliyete geçmesi planlanıyor.

Caminin din görevlisi Mikail Esmeray, AA muhabirine, mahalleliyle ortak hareket ederek haziran ayında derneklerini kurduklarını ve sosyal medyayı kullanarak camiyi inşa etmek için harekete geçtiklerini söyledi.

Sosyal medya desteğiyle hayırseverlere ulaştıklarını belirten Esmeray, şöyle konuştu:

"Hayırseverlerin kimi tuğla, kimi çimento, kimi demir yardımı yaptı ve işe başladık. Başlangıçta sadece 20 bin lira paramız vardı. Yıkılan lojmanımız, Kur'an kursumuz ve camimizin tekrar inşa edilmesi gerçekten büyük, yüklü bir para gerektiriyordu. Ama çok şükür şu an için camimizin iç ve dış boyası bitti, pencerelerimiz takıldı. Halımız, minber ve mihrabımız kaldı. Lojman ve Kur'an kursumuz da şu anda son aşamada, pencerelerimiz takılıyor. Bir ay içerisinde açılışını gerçekleştireceğiz."

Depremden bu yana çadırda namaz kıldıklarını anlatan Esmeray, "Kış yaklaştıkça soğukların korkusu vardı. Hamdolsun bir ay içerisinde sıcak bir ortamda ibadete başlayacağız." dedi.

Diyanet camiasının, din görevlilerinin, mahallelinin, gurbetteki kişilerin desteğini gördüklerini belirten Esmeray, çok zengin olmamasına rağmen camiye destek verenlerle karşılaştıklarını dile getirdi.

İnşaat aşamasında tüm mahallelinin işin arkasında durduğunu ve herkesin elinden geldiğince katkı sağladığını anlatan Esmeray, şöyle devam etti:

"Demir ustalığına hiçbir ücret ödemedik. Kalıba para ödemedik. Bahçelerde hayır sahiplerinin verdiği odunları kestik ve doğrama haline getirip kullandık. Pencerelerimiz maliyetine yapıldı. Boya, mantolama ustalarımız ve diğer işçiliğini tamamen mahalleli olarak biz üstlendik ve inşaatımız bitti. Hiçbir mahalleli beni yarı yolda bırakmadı. Burayı normal şartlarda yaptırmak istesek 7 milyon lirayı aşardı ama camimizi 2 milyon 500 bin lira gibi bir paraya bitirmiş olduk. Diyanet İşleri Başkanlığı da biraz bize yardımda bulundu. Genelde halk, hayır sahipleri tarafından hesabımıza atılıp ya da nakit olarak teslim edilen paralarımız. İşçilikten, ustalıktan çok avantajımız oldu."

Esmeray, mimar Mustafa Doğan ve inşaat mühendisi Davut Adak'ın da caminin inşasında kendilerinden ücret almadığını sözlerine ekledi.

Mahalleli de memnun

Cemaatten Hasan Hüseyin Elmas da kırsaldaki mahallelerinde her kesimden işçi olduğunu belirterek, "İşçiliği mahalleli kendi üstlendi. Şu anda işçilikler çok yüksek, eğer mahalleli bunu üstlenmeseydi burayı yapmak çok zordu." dedi.

Fehmi Karabulut da inşaat aşamasında herkesin gücünce katkı sağladığını belirterek, "Elinden iş gelmeyen traktörüyle yardım etti. Kimi duvar ördü, kimi çatının inşaatına geldi, kimi boyaya geldi. Demirciler, demir işlerine geldi, kasaplarımız yemeği karşıladı. İneği olan süt, peynir, çökelek verdi, işçilerin kahvaltılıklarını karşıladı." diye konuştu.

Mahmut Çatkı da caminin bu duruma imamın desteğiyle geldiğini belirterek, "Hocamız depremde, sıkıntıda bizi terk etmedi, hep yanımızdaydı. Şimdi de gece gündüz bizimle beraber camide çalışıyor." ifadelerini kullandı.

Kaynak: Diyanet Haber

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.