Deve Eti Yedikten Sonra Abdest Almak ile İlgili Hadis

Abdestli iken deve eti yemek abdesti bozar mı? Deve eti yemekten dolayı abdest almak ile ilgili hadis.

Ber’a bin Âzib radıyallahu anh’dan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem abdestli iken deve eti yemekten soruldu, Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem:

– “Ondan dolayı abdest alınız.” dedi.

Koyun eti yemekten soruldu.

– “Bundan dolayı abdest almayınız.” buyurdu.

Deve ağılında namaz kılmaktan soruldu.

– “Deve ağıllarında namaz kılmayın. Çünkü deve şeytandandır.”

Koyun ağılında namaz nasıldır? denildi.

– “Koyun ağılında kılın. Çünkü koyun berekettir.” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Taharet, 72/184; Tirmizî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 44, n. 58, s. 86, c. 1; İbn-i Mâce, Kitâb’ut-Tahâret, b. 67, n. 494, s. 166, c. 1)

Hadisin Açıklaması

Deve etinin sertliği dolayısı ile onu yiyenin dişlerinin kanayabileceği, bunun için de abdestinin bozulabileceği bu hadisle istidlâl edilmiş, Ahmed bin Hanbel de bu hadis-i esas almıştır.

İmâm-ı Azam, Şâfiî, Mâliki hazretleri ise, Câbir radıyallahu anhın hadis-i ile istidlâl ederek deve etinin abdesti bozmayacağını söylemişlerdir.

Devenin şeytan oluşuna gelince: Deve ağılında namaza duran kimseyi icabında ısırır, namazını bozabilir.

Koyun ise ehlî ve zayıf hayvandır. Onda böyle bir şey bulunmaz, namazı bozmaz demektir. Çünkü namazın bozulmasına sebebiyet vermek şeytânî sıfatın alâmetidir. Devede kindarlık dillere destan olmuştur. Hele hasmını ağılında namaza durmuş secdede görürse, onun üstüne çullanmak canına minnet olur. Onun için deve ağılında namaz kılmaya müsaade edilmemiştir. Necaset meselesine gelince, deve ağılı pis olduğu gibi, koyun ağılı da pistir. Deve ve koyun ağılında namaz kılacak kadar temiz bir yer bulunsa namaz kılınır mı?

Temizliği bakımından kılınır. Fakat namazı ifsat etme tehlikesi yüzünden deve ağılında namaz kılmaktan sakınmalı, bir de deve eti yedikten sonra abdesti yenilemek lâzım geldiğini bildiren bu hadis-i şerifi, burada abdestten maksat eli ve ağzı yıkamaktır diye izah edenler olmuştur.

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

ABDESTİ BOZAN DURUMLAR NELERDİR?

Abdesti Bozan Durumlar Nelerdir?

ABDESTİ BOZAN HALLER NELERDİR?

Abdesti Bozan Haller Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.