Deyim Nedir, Özellikleri Nelerdir? | Deyimler ve Anlamları

Deyim nedir, ne anlama gelir? Deyim kelimesinin sözlük anlamı nedir? Deyimler nasıl ortaya çıkmıştır? Deyimlerle atasözlerini ayıran en önemli özellik nedir? Deyimlerin özellikleri nelerdir? Deyimler kaç gruba ayrılır? Deyimlerin anlamı ve cümle içinde kullanımı.

Deyim, “ifâde gücünü arttırmak için bir araya getirilen ve genellikle gerçek anlamları dışında bir anlam kazanarak kalıplaşan kelime öbeği, tâbir, ıstılâh” demektir.

DEYİM NEDİR?

Deyim sözlükte, “genellikle gerçek anlamından az çok ayrı, kendine özgü bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbeği, tabir” anlamlarına gelir.

DEYİMLERİN ÖZELLİKLERİ

Genellikle gerçek anlamından sıyrılarak başka bir anlama bürünürler: “Dilinde tüy bitmek”, “El ağzı ile kuş tutmak”, “Adam olmak”, “Ağzından bal akmak / damlamak”, “Başına iş açmak”, “Can kulağıyla dinlemek”, “Kabak tadı vermek”, “Kalıbının adamı olmamak”, “Kanat germek”, “Mürekkep yalamış”, “Ortaya dökmek” gibi…

Deyimler kalıplaşmış sözlerdir. Şekli, söz dizimi, sözcükleri değiştirilemez. Örneğin, “Yok devenin başı” deyimi “Devenin başı yok” biçimine sokulamaz. Yine “Kırdığı ceviz kırkı geçti” yerine, bir sözcüğü değiştirilerek “kırdığı fındık kırkı geçti” denilemez.

Deyimler kalıplaşmış olmakla beraber, bazı deyimlerin kalıpları büsbütün donmuş sayılmaz. Sonları bir mastarla bağlananlarla, cümle biçiminde olan bazı deyimler, birleşik fiiller gibi çekilebilir. Çekimi göre de zamirleri değişir, sözcükleri değişmez. Örneğin, “gözden düşmek” deyimi: “Gözden düştüm, gözden düştün, gözden düştü; gözden düştük, gözden düştünüz, gözden düştüler” şeklinde çekilir.

Kalıpları büsbütün donmuş sayılan ya da tarihi bir anekdota bağlı bulunan deyimler kesinlikle çekime gelmez; “eski çamlar bardak oldu” gibi.

Çoğunlukla fiil olarak (msl.vakit almak) görülen deyimler, zaman zaman sıfat (msl. Kabak kafalı), zarf (msl.öğle üzeri) biçimlerinde; bazen de soru cümlesi (msl. ne dese beğenirsin?) ve ünlem cümlesi (msl. Vay anam vay) biçimlerinde görünürler.

Deyimler, çok kez, başka türlü halk verimlerine ve daha başka anlatım araçlarına karıştırılır; atasözlerine, birleşik sözcüklere, Türkçe terimlere ve argo denilen sözlere…

DEYİMLERİN ANLAMI VE CÜMLE İÇİNDE KULLANIMI

“Baltayı taşa vurmak” deyimiyle ilgili olarak: Gerçekten de bir balta taşa vurulabilir; bu söz asıl anlamından ayrı olarak “ağzından dokunaklı, incitici bir laf kaçırmak” gibi mecazlı bir anlama da gelebilir. Bunu cümle içinde sözlerin gelişinden anlarız.

  • “Kırk yıllık oduncu, baltasını taşa vurmasın mı?”
  • “Kendini bilmezin biri baltayı öyle bir taşa vurdu ki.”

“Baltayı taşa vurmak” deyimi, birinci cümlede gerçek; ikinci cümlede ise mecazi anlamında kullanılmıştır.

Kimi deyimler de sadece kendi sözlük anlamlarında (gerçek, asıl anlamında) kullanılır, başka bir anlam taşımazlar.

Örnek:

  • “Hem suçlu hem güçlü.”
  • “İyiye iyi, kötüye kötü demek.”

DEYİMLER NASIL ORTAYA ÇIKMIŞTIR?

Her deyim, mutlaka bir olay sırasında, olayın kahramanlarından biri tarafından kullanıldı. Bugünkü değişmez, değiştirilemez hallerini ise yıllar içinde, kullanıla kullanıla aldı.

DEYİMLER KAÇ GRUBA AYRILIR?

Deyimler, söz dizimi bakımından üç grupta ele alınabilir:

  1. Sonları bir mastarla (-mak/-mek) biten deyimler:
  • İğne ile kuyu kazmak.
  • Çam devirmek.
  1. Cümle şekline deyimler:
  • Ağzını bıçak açmıyor.
  • Kaleminden kan damlıyor.
  • Dostlar alışverişte görsün.
  1. Yukarıdaki iki türe de girmeyen, daha çok birleşik sözcüklere benzeyen deyimler:
  • İlk gözağrısı.
  • Bağrı yanık.
  • Kaşla göz arasında.

DEYİMLERİ ATASÖZLERİNDEN AYIRAN ÖZELLİKLER

Atasözleri, az sözcükle çok şey anlatan özlü sözlerdir. Anlattıkları denenmiş, doğruluğuna inanılmış düstur (genel kural, kaide) niteliğindedirler.

Deyimler ise kalıplaşmış anlatım araçlarıdır. Cümle şeklinde olanlar bile bir anlam bütünlüğü taşımaz. Asıl anlamlarını içinde bulundukları cümleden alırlar; aldıkları anlam da değişmez bir kural niteliğinde değildir.

Örneğin:

  • Denize düşen yılana sarılır. (Atasözü)
  • Dört yanı deniz kesildi. (Deyim)

DEYİM KELİMESİ İLE İLGİLİ CÜMLELER

“Büyümüş de küçülmüş; Ağzından yel alsın; Eli uzun; İpe un sermek; Ağzının suyu akmak” birer deyimdir.

***

Bu deyim seni korkutmasın. Çünkü fazlasıyla basit bir şeyden bahsediyorum.

***

Türkçe’de bakla ile alâkalı iki deyim vardır…

***

“Almış başını gidiyordu.” Ne tuhaf deyim değil mi, demek ki en kıymetli varlığımız “baş” imiş.

***

Peygamberimiz (s.a.s.), Arapça’da “doğmasaydın da bu sözü söylemeseydin” anlamında bir deyim olan “anan hasretine yansın” cümlesini buyurmuş.

İslam ve İhsan

ATASÖZÜ NE DEMEK? | ATASÖZÜ ÖRNEKLERİ

Atasözü Ne Demek? | Atasözü Örnekleri

“MUM DİBİNE IŞIK VERMEZ” ATASÖZÜNÜN ANLAMI NEDİR?

“Mum Dibine Işık Vermez” Atasözünün Anlamı Nedir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.