Dile Hafif, Mizana Konduğunda Ağır Gelen Zikir

DUALAR ve ZİKİRLER

Peygamberimiz (sav.) “Dile hafif, mîzâna konduğunda ağır gelen ve Rahmân olan Allâh’ı hoşnud eden iki cümle vardır” buyuruyor...

Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

DİLE HAFİF, MİZANDA AĞIR ZİKİR

“Dile hafif, mîzâna konduğunda ağır gelen ve Rahmân olan Allâh’ı hoşnud eden iki cümle vardır:

Ben, Allâh’ı ulûhiyet makâmına yakışmayan sıfatlardan tenzîh eder ve O’na hamd ederim. Ben Azîm olan Allâh’ı ulûhiyet makâmına yakışmayan sıfatlardan tekrar tenzîh ederim.” (Buhârî, Deavât 65, Eymân 19, Tevhîd 58; Müslim, Zikir 31)

Cenâb-ı Hak, kulunun gönlünün her an kendisiyle beraber olmasını murâd etmektedir. Nitekim âyet-i kerîmede; “Onlar, ayaktayken, otururken ve yanları üzerindeyken (her vakit) zikrederler…” (Âl-i İmrân, 191) buyurmaktadır. Yukarıdaki hadîs-i şerîflerde ise, yapılan bu tesbîhâtın fazîleti ve ecrinin büyüklüğü ifâde edilmektedir. Yâni bir bakıma terğîb ve teşvîk içindir. Bu itibarla, Allâh’ı zikretmeyi yalnız bu tesbîhâta hasretmeyip, zikr-i dâim hâlinde bulunmamız, âyet-i kerîmeler ve hadîs-i şerîfler muktezâsınca zarûrîdir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları