Din Günü (Yevmü'd-din) Ne Demek? "Yevmü'd-din" Kuran'da Geçiyor mu?

Din günü yani yevmü'd-din ne demek? "Yevmü'd-din" tabiri Kuran'da geçiyor mu? Kısaca anlamı...

"Yevmü'd-din" tabiri, 12 âyette geçmiştir. Bu tabirdeki "din" kelimesi ceza anlamındadır. "Ceza" kelimesi iyi veya kötü yapılan bir işin tatlı veya acı karşılığını vermek, sevap ve ikap; "yevm" kelimesi ise âhiret günü demektir. "Yevmü'd-din" (rûz-i ceza); her işin karşılığı verilip bitirileceği son gün, gelecekte mükâfat ve mücazatın tevzi olunacağı vakit demektir ki buna "el-yevmü'l-âhire" (ahiret günü, son gün) de denilir. Bunda kaza ve hüküm manası da mündemiçtir. Buradaki "gün" 24 saat demek değildir. Kur'ân'da dünya günlerine nispetle ahiret günlerinin uzunluğunu belirtmek için, çokluktan kinaye olarak "bin sene" (Hac, 22/47) veya "elli bin sene" (Secde, 32/5; Me'âric, 70/4) gibi ölçüler kullanılmıştır.

"Din günü" (yevmü'd-din) âhirete işarettir. Yoksa burada "din" kıyamet demek değildir. Yüce Allah, "yevmü'd-din"i Kur'ân'da şöyle tanıtmıştır: "Ve (kâfirler) yazık bize bu din (ceza=sevap veya ikap) günüdür dediler. Bu (din günü) yalanlamakta olduğunuz fasl (iyi ile kötünün ayrıldığı, hesap ve hüküm) günüdür." (Saffat, 37/20-21); "Sonra din gününün ne olduğunu sen nereden bileceksin? (O gün) kimsenin kimseye yardım edemeyeceği bir gündür. O gün emir yalnız Allah'a aittir." (İnfitar, 82/18-19)

"Din günü"; alış-verişin, dostluğun ve kâfirlere şefaatin olmadığı (Bakara, 2/254), hesabın görüleceği, gözlerin dehşetten donup kalacağı (İbrahim, 14/41-42), "ne oğulların ne de malların fayda vermeyeceği, selîm bir kalp ile gelenin fayda göreceği" (Şu'arâ, 26/88-89) bir gündür.

"Din (mükafat ve mücazat) muhakkak vuku bulacaktır" (Zâriyât, 51/6). "O gün Allah onlara hak ettikleri cezalarını tam verir..." (Nûr, 24/25).

  • Fatiha suresi 4: Mâliki yevmi-ddîn. (O, hesap ve ceza gününün tek sahibidir.)

Fâtiha Sûresi 4. ayetinin tefsiri için tıklayınız

İslam ve İhsan

“DİN GÜNÜNÜN SAHİBİ” NE DEMEK?

“Din Gününün Sahibi” Ne Demek?

FATİHA SURESİ

Fatiha Suresi

FATİHA SURESİ'NDEKİ MUHTEŞEM HİKMETLER

Fatiha Suresi'ndeki Muhteşem Hikmetler

AHİRETTE “YEVMÜʼL-FASL” YANİ “AYRILIK GÜNÜ”NDE NELER YAŞANACAK?

Ahirette “Yevmüʼl-fasl” Yani “Ayrılık Günü”nde Neler Yaşanacak?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.