Dindar Nesil Nasıl Yetiştirilir?

ÇOCUĞUMUZ

Günümüzde hortlayan cahiliye hastalığına karşı çocuklar nasıl yetiştirilmelidir? Dindar nesil nasıl yetiştirilebilir?

Câhiliyenin çaresi, dün olduğu gibi bugün de İslâm nûrudur. Kur’ân rehberliğidir. Fahr-i Kâinât Efendimiz’in feyiz ve rûhâniyetiyle dolmak, O’nun hâliyle hâllenmek, O’nun Sünnet-i Seniyye’si etrafında hâlelenmektir.

PEYGAMBERİMİZİN İKİ EMANETİ

Efendimiz, hadîs-i şeriflerinde âhirzamanda meydana gelecek ağır musîbetleri bir bir tâdâd ederek, ümmetini şöyle îkaz buyurmuştur:

“Size iki şey bırakıyorum. Bunlara sımsıkı sarıldığınız müddetçe asla dalâlete düşmezsiniz:

Allâh’ın kitâbı (Kur’ân-ı Kerim) ve Resûlü’nün sünneti.” (Muvatta’, Kader, 3)

ÇOCUKLARINIZI ÜÇ KONUDA İYİ YETİŞTİRİN!

Toplumun istikbâli olan çocuklar için Allah Resûlü bilhassa dikkatimizi çekerek şöyle buyuruyor:

“Çocuklarınızı üç hususta yetiştirin:

  • Peygamber sevgisi,
  • Ehlibeyt sevgisi,
  • Ve Kur’ân kıraati...

Çünkü hamele-i Kur’ân (yani Kur’ân hâfızları) hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyâmet gününde Peygamberler ve asfiyâ (yani safâya ermiş olan Allah dostları) ile birlikte Arş’ın gölgesindedir.” (Münâvî, I, 226)

Devrin ve devranın menfîlikleri mâlûm. Âfet dolu.

Eğer evlâtlarımızı; maddî ve mânevî tedbirlerle mücehhez kılarsak, onlara hayrı sevdirip şerden tiksindirebilirsek; mecbûren karşılaşacakları menfîliklerden de, Cenâb-ı Hakk’ın izniyle, sıyrılmaları mümkün olacaktır.

Nitekim; Hazret-i Yûsuf, anne-babasından uzakta, kilitli kapılar ardında; üstelik emrinde bir köle aziyetinde olduğu hânenin hanımından çirkin bir teklifle karşılaştı.

Fakat Peygamber terbiyesiyle yetişen Hazret-i Yûsuf; Rabbinin burhânını gördü; « معَاَذ الّٰهلِ » diyerek Allâh’a sığındı ve çirkin teklifi; «Hayır!..» diye reddetmeyi başardı.

Peygamberimiz de, Rabbimizin terbiyesi ve şerh-i sadr ikrâmıyla, içinde yaşadığı câhiliyenin hiçbir iğrençliğine ve hiçbir çirkinliğine bulaşmadı.

DİNDAR NESİL NASIL YETİŞTİRİLEBİLİR?

Bugün evlâtlarımıza;

1- Allah korkusunu ve muhabbetini kazandırmalıyız.

2- İlâhî kameralar altında yaşadığımız şuurunu vermeliyiz.

3- Her davranışın bir hesabı ve karşılığı olduğunu, yani âhiret inancını iliklerine kadar hissettirmeliyiz.

4- Fıtraten temiz ve masum hâllerini koruyacak şartları oluşturmalıyız.

5- Gönüllerini temizleyecek, onlara mânevî burhanlar nasîb edecek; ibâdet, Kur’ân eğitimi, sohbet gibi meclislere onları alıştırmalıyız.

Allâh’ın izniyle, bu terbiye verildikten sonra, evlâtlarımız; dipdiri, temiz (selîm) ve Allâh’a yönelmiş (münîb) bir kalp ile hayata atıldıklarında; «el kârda, gönül yârda!» sözünün tarif ettiği huzur hâliyle, her türlü şerden muhafaza içinde bulunacaklardır.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Nesil Endişesi, Erkam Yayınları