Dini Sohbette Dikkat Edilecek Edepler

Dini sohbete gelen kişilerin dikkat edeceği edepler...

1- Samimî Bir Niyet ve Tevâzû Sahibi Olmalı

Sohbet eden de dinleyen de daha önceden kendisini mânen hazırlamalı, sohbet meclisine ibâdet vecdiyle girmelidir. Zira mânevî sohbetlere iştirak, Peygamber Efendimiz’in Sünnet’ine ittibâ mâhiyetindedir.

2- Kardeşlerine Hürmet ve Muhabbet Duymalı

Allah için birbirini sevip kardeşlik hukûkuna dikkat etmenin esas karşılığı, kıyâmet gününde görülecektir. Zira diğer bir hadîs-i şerîfte ifâde edildiğine göre hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyâmet gününde Arş’ın altında gölgelenecek yedi zümreden biri de, Allah için kardeş olanlardır.[1] Bu kardeşliğin ispatı ise, kardeşinin iyi zamanında sevincine iştirak etmek, diğer taraftan zor zamanında da dert ortağı olabilmek, yanıbaşında bulunmak, onun için fedâkârlık gösterip onu kendisine tercih edebilmektir.

3- Kardeşliği Zedeleyecek Hususlardan Kaçınmalı

Bir müslüman, din kardeşinin meydana çıkmamış bir ayıbını ortalığa dökmemeli, geçmişte işleyip artık terk ettiği yanlış davranışlarını yüzüne vurmamalıdır. Eğer kişi, kardeşinden vâkî olan bir ayıbı örtmez ve eski hatâlarını karıştırırsa, aynı tehlikelere kendisinin de düşmesi kuvvetle muhtemeldir. Kardeşlik hukûkunda en çok dikkat edilmesi gereken hususlardan biri de lüzumsuz tartışmalardan uzak durmaktır.

4- Sohbetlere Devam Etmeli

Tasavvuf yoluna samimiyet ve gayretle giren kişinin ahlâkı güzelleşir, kendisinde güzel huylar tecellî eder. Ancak bunlar da, evrâdını büyük bir feyz ve huzur içinde yapıp, mânevî sohbetlere düzenli olarak devam etmekle elde edilir.

5- Zamana Riâyet Etmeli

Sohbetlere zamanında gelmek ve sohbeti zamanında bitirmek de bu hassâsiyetin îcaplarındandır. Geç kalarak kardeşlerimizi bekletmek ve sohbetin ortasında girip huzuru ihlâl etmek, zamanı israf olduğu gibi, aynı zamanda mühim bir kul hakkıdır.

[1] Bkz. Buhârî, Ezân, 36.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Sohbet ve Adabı, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.