Bugün Dininizi Kemale Erdirdim Ayeti
“Bugün dîninizi kemâle erdirdim.” ayeti ne zaman indi, ne anlama gelir?
Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- vakfede bulunup güneş battığı sırada inen âyet-i kerîme ile dînin tamamlanarak kemâle erdiği bildirildi:
“…Bugün kâfirler, sizin dîninizden (onu yok etmekten) ümit kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın; Ben’den korkun! Bugün size dîninizi ikmâl ettim; üzerinize olan nîmetimi tamamladım ve sizin için dîn olarak İslâm’ı seçtim...” (el-Mâide, 3) (Tirmizî, Tefsîr, 5/3043)
Hazret-i Ebû Bekir -radıyallâhu anh-, bu âyet-i kerîmeyi duyar duymaz yüksek firâseti ile her şeyi anladı. “Tamamlanan nîmet”in mânâsını derinden derine sezdi. “Dînin kemâle ermesi”nin arkasından gelecek olan hâdiseyi hissetmeye başladı.
Bu âyet, ehl-i firâset için Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in bir nevî irtihâl haberi idi. Allâh -celle celâlühû-, pek yakında Varlık Nûru’nu, Habîbi’ni ebediyyet âlemine dâvet buyuracaktı. Ebû Bekir -radıyallâhu anh-’ın gözleri yaşlarla doldu, henüz kimseler bir şey hissetmemişken o, yüreğine düşen firkat elemleri ile için için ağlamaya başladı.[1]
Zîrâ yirmi üç senede gelen mukaddes emânet, kıyâmete kadar gelecek ümmete bir rahmet olarak tevdî edilmiş bulunuyordu.
Güneş tamâmıyla battıktan sonra, Peygamber -aleyhissalâtü vesselâm-, terkisinde Üsâme bin Zeyd -radıyallâhu anh- olduğu hâlde Arafat’tan Müzdelife’ye doğru hareket etti. Orada yatsı vaktinde cem’ yaparak bir ezân ve iki kâmetle önce akşam, arkasından da yatsı namazını kıldırdı. Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- fecir doğuncaya kadar Müzdelife’de kaldı. Gün iyice aydınlanıncaya kadar Müzdelife’deki vakfeden ayrılmadı. Bu esnâda telbiye ve duâya devâm ediyordu.
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Minâ’da atacağı taşları Müzdelife’de topladı. Güneş doğmadan Müzdelife’den ayrıldı. Ashâbına cemrede[2] atacakları taşları toplamalarını emretti. Ayrıca cemreleri, fiske taşı gibi küçük taşları parmak arasına alarak atmalarını söyledi. Taşların nasıl atılacağını da eliyle işâret ederek gösterdi.
Dipnotlar:
[1] Elmalılı, III, 1569.
[2] Cemre: Ateş közü, kor, küçük çakıl taşları gibi mânâlara gelir. Burada hacda cemrelerin atıldığı yer mânâsınadır. Bu da büyük cemre, orta cemre ve küçük cemrede, küçük çakıl taşlarını belli zamanda belli yerlerde ve belli sayıda atmayı ifâde eder.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hz. Muhammed Mustafa 2, Erkam Yayınları