Dışarıda Namaz Kılanlara Hapis Cezası Verildi

Müslümanlara zulüm yapılan Myanmar'da yeni bir skandal yaşandı. 7 Müslüman, geçen sene sokakta namaz kıldığı için 3 ay hapse mahkum edildi.

"Asian Correspondent" gazetesi, Burma İnsan Hakları Ağının (BHRN) açıklamasına dayandırdığı haberinde, geçen yıl, Yangon kentinin Tharketa kasabasında dışarıda namaz cemaati oluşturmaktan suçlu bulunan 7 Müslüman'ın, hafta başında hapis cezasına çarptırıldığını yazdı.

NAMAZ KILMAK İÇİN İZİN ALAMIYORLAR

Habere göre, kasabada, geçen yıl nisan ayında, fanatik Budistlerin, Müslümanların içeride namaz kıldıklarını gerekçe göstererek yaptığı baskılar sonucu iki Müslüman okulu (medrese) kapatıldı.

Bu olaydan yaklaşık bir ay sonra, Ramazan'ın başlamasıyla, medreselerde ay boyunca namaz kılınması için yasal izin talep eden Müslümanlar, taleplerine yanıt alamayınca namazlarını cemaat halinde dışarıda kılmaya devam etti.

Yetkililer, mayıs ayı sonunda oruçlarını açmak ve cemaatle namaz kılmak için toplanan yaklaşık 50 kişiye müdahale etti ve söz konusu 7 kişiyi yargılayarak, namaz kılmak için sokakta cemaat organize etmekten 30 Nisan'da hapse mahkum etti.

MÜSLÜMANLARIN DİNİ ÖZGÜRLÜKLERİ YASAKLANIYOR

BHRN yöneticilerinden Kyaw Win, yaptığı açıklamada, Müslümanların dini özgürlüklerini kasıtlı olarak yasaklamaya çalışan yetkililer tarafından bu kişilerin herhangi bir yerde ibadet etmesine izin verilmediğini belirtti.

Kyaw Win, "Herhangi bir yerde ibadet etmelerine izin verilmediği için dini vecibelerini, dışarıda yağmurun altında yerine getiren kişiler, bu sebeple cezalandırılıyor." dedi.

50 bin Müslümanın yaşadığı Tharkayta kasabasında 8 medrese mevcut. Bunlardan ikisi geçen yıl kapatıldı.Geri kalanında ise ibadet etmek yasak.

Temel bir insan hakkı olan ibadet özgürlüğünün kısıtlandığı bölgede, uygun bir yerde namaz kılınmasına ya da ibadet edilmesine izin verilmediği gibi ibadethane açılması ya da inşa edilmesi de yasak.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.