Diyanet 752 Depremzede Üniversite Öğrencisini Umreye Gönderiyor

Diyanet İşleri Başkanlığı, 6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin etkilediği 11 ildeki 752 üniversite öğrencisini "Sosyal Sorumluluk Projesi" kapsamında umreye gönderiyor.

Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürlüğü koordinesinde 7 günlük planlanan umre turları kapsamında ilk grup yola çıktı.

Başkanlık tarafından belirlenen din görevlileri rehberliğinde kutsal topraklara gönderilecek 752 üniversite öğrencisi, 10-16 Eylül arasında yurda dönecek.

"Gençlik yıllarında manevi atmosferi yaşatmak için bu turları düzenliyoruz"

Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürü Remzi Bircan, Anadolu Ajansı muhabirine, 15 Ağustos'tan itibaren başlayan umre turlarına ilginin yoğun olduğunu söyledi.

Hayırseverlerin desteğiyle depremlerin etkilediği 11 ildeki öğrencileri kutsal beldelere göndermeye başladıklarını belirten Bircan, "Buradaki amacımız gençleri Kabe, Beytullah ve Ravza ile buluşturmaktır. Kardeşlerimize gençlik yıllarında o manevi atmosferi yaşatmak için bu turları düzenliyoruz." diye konuştu.

Umreye gidecek gençlerin Kahramanmaraş merkezli depremlerde çok acı yaşadıklarını anlatan Bircan, "Başkanlık olarak bir nebze de olsa orada yaşayan gençlerimizin yaşadıkları acıları gidermek amacıyla onları Mekke-i Mükerreme'ye, Medine-i Münevvere'ye götüreceğiz." ifadesini kullandı.

Öğrencilere yaşadıkları illerdeki il müftüleri koordinesinde umre eğitimleri vereceklerini ifade eden Bircan, "Bizim hem Mekke-i Mükerreme'de hem de Medine-i Münevvere'de ekip başkanlarımız var. Gençlerimiz için 7 günlük bir umre programımız var. Bu programın 3 gününü Medine, 4 gününü ise Mekke'de planlıyoruz. Bu öğrencilerin bir kısmı Cidde'de inip akabinde Mekke'ye, bir kısmı ise Medine'de inip daha sonra Mekke'ye geçecek." bilgisini verdi.

Bircan, ilk etapta deprem bölgesindeki gençleri umreye göndereceklerini, daha sonra hayırseverlerin desteğiyle 81 ildeki gençleri peyderpey umreye göndermeyi planladıklarını kaydetti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.