Diyanet Cevapladı "Kovid-19 Aşısı Orucu Bozar mı?

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi İdris Bozkurt, "Kovid-19 aşısı dahil olmak üzere hiçbir aşının içerisinde besleyici vitamin ve gıda içerikli bir madde bulunmamaktadır. Böyle şeyin vücuda zerk edilmesi orucu bozmamaktadır fakat ihtiyatlı hareket etmek açısında iftar ve imsak arasında olunabilir." dedi.

Bozkurt, vücuda giren besleyici gıda ve vitaminlerin dışındaki maddelerin ise orucu bozmadığını söyledi.

Aşıların içeriğinde vücudu besleyici vitamin veya gıda içerikli bir içerikleri olmadığından orucu bozmadığını fakat bu konuda göz ardı edilmemesi gerekenin şüpheli şeylerden hep uzak durup şüphesizlere yönelmek olduğuna değinen Bozkurt, ramazan boyunca oruca engel olabilecek her şeyden uzak durulması gerektiğine işaret etti.

Gün içerisinde oruçluyken Kovid-19 aşısını yaptırmak zorunda olanların ya da randevusu gün içinde verilenlerin rahatlıkla aşısını yaptırabileceğini aktaran Bozkurt, "Çünkü sağlığı korumak, sağlıklı kalabilmek ve bulaşı önlemek için bu önemli bir tedbirdir. Haliyle bundan uzak durmamak için aşı olmak zorundayız. Bu aşıyı olmak zorunda olan insanlara orucun engel olmadığını hatırlatmak isterim." şeklinde konuştu.

- "KEFARET GEREKMEZ"

Kovid-19 aşısının orucu bozmaması nedeniyle kaza ve kefaretin gerekmediğini vurgulayan Bozkurt, "Kovid-19 aşısı dahil olmak üzere hiçbir aşının içerisinde besleyici vitamin ve gıda içerikli bir madde bulunmamaktadır. Böyle şeyin vücuda zerk edilmesi orucu bozmamaktadır fakat ihtiyatlı hareket etmek açısında iftar ve imsak arasında olunabilir. Ancak gün içinde olmak isteyenler varsa olabilir, oruca zarar vermeyecektir bu durum." değerlendirmesinde bulundu.

Vatandaşların salgından korunması gerektiğinin altını çizen Bozkurt, "Toplum sağlığını tehlikeye atacak davranışlardan uzak durmamız gerekiyor. Koruyucu tedbirler nelerse onlara riayet etmemiz gerekiyor. Riayet etmediğimiz takdirde hem kuralsız hareket etmiş oluruz hem de vebale girmiş oluruz. Başkasının hukukunu da ihlal etmiş oluruz ki bu da büyük bir günahtır. Aşı olmamak kişilerin tercihidir ama toplum sağlığını da mutlaka dikkate almaları gerekir." sözlerine yer verdi.

Kaynak: Diyanet Haber

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.