Diyanet "daiş" Hakkında Rapor Hazırladı

Diyanet İşleri Başkanlığı, Irak'ta ortaya çıkan ve kendilerini "Irak İslam Devleti" olarak tanıtan terör örgütü DAİŞ hakkında kapsamlı bir rapor hazırladı.

Diyanet İşleri Başkanlığı, kendilerine “İslam Devleti” adını veren DAİŞ başta olmak üzere, dini anlayış bakımından ona benzeyen örgütlerin temel felsefesini ve dini referanslarını ana hatlarıyla tespit etmek ve kısaca değerlendirmek amacıyla yaklaşık 40 sayfalık bir rapor hazırladı.

DAİŞ'İN TARİHÇESİ

Amerika Birleşik Devletleri’nin Irak’ı işgaline tepki olarak 2003 yılında “Cemaatü’t-Tevhid ve’l-Cihad” adıyla kurulan, sonra “el-Kaide”ye katılarak “Irak el-Kaidesi” olarak anılmaya başlayan, 2014’te hilafet ve İslam devleti iddiasıyla Irak’ın kuzeyi ve Suriye topraklarının bir bölümünü zapt eden örgütün tarihçesini de detaylı olarak aktaran rapor, örgütün dini anlayış ve felsefesini de inceliyor.

ÖRGÜTÜN ORTAYA ÇIKIŞI VE GELİŞMESİ

"DAİŞ’İN Temel Felsefesi ve Dini Referansları" başlığını taşıyan raporda, istikrarsız ortamın beslediği otorite boşluğu ile etnik ve mezhebi çatışmaların daha da hızlanması örgütün gelişmesine zemin hazırlayan sebeplerin başında zikredilirken, örgütün hızla yayılmasında önemli bir etkenin de ABD’nin 11 Eylül saldırısının ardından Irak’ta uyguladığı, alt kimlikleri, dini inanç gruplarını göz ardı eden ayrımcı politikaları olduğu belirtiliyor.

TAHRİF EDİLEN BAZI DİNÎ KAVRAMLAR

Terör örgütü DAİŞ'in dini referanslarını da inceleyen raporda, yine örgütün Kur'ân ve Hadis-Sünnet anlayışının da tetkik edildiği görülüyor.

Raporda son olarak örgütün tahrif ettiği ismet, hilafet, tekfir, cihat gibi bazı dinî kavramlara değiniliyor.

Kaynak: www.diyanet.gov.tr

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.