Diyarbakır'da Peygamber Sevgisi Alanlara Sığmadı

Diyarbakır'da Peygamber Sevdalıları Platformunca, "Vahdet ve Kardeşlik Rehberi Hazreti Muhammed" adıyla gerçekleştirilen etkinliğe katılmak için on binlerce vatandaş miting alanını doldurdu.

Diyarbakır'ın merkez Bağlar ilçesinde, Peygamber Sevdalıları Platformunca "Kutlu Doğum Haftası" kapsamında düzenlenen "Vahdet ve Kardeşlik Rehberi Hazreti Muhammed" konulu etkinliğe il dışından gelenler de oldu.

Nevruz Parkı'nda gerçekleştirilen etkinliğe katılmak isteyen vatandaşlar kentin çeşitli noktalarından platform tarafından tahsis edilen, gönüllü vatandaşların araçlarıyla ücretsiz taşındı.

Parktaki alanda toplanan vatandaşlar, öğle namazı kıldı.

6-7 Ekim 2014 tarihlerinde Kobani (Ayn el Arap) bahanesiyle düzenlenen izinsiz gösterilerde Kurban Bayramı'nın 4. gününde ihtiyaç sahiplerine kurban eti dağıtırken Yasin Börü'nün de bulunduğu 2 arkadaşıyla katledilen Hasan Gökgöz'ün babası Mehmet Gökgöz torunu ile etkinliğe katıldı.

Etkinliğe katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Gökgöz, "Oğlumu kaybettikten sonra ikinci kutlu doğum etkinliğine katıldık. Çok heyecanlıyım. Peygamberimizin aşığıyız, onun yolunda canımızı vermeye hazırız. Bu sevda için gece yatmadım. Oğlumun vazifesini de ben yapıyorum. Daha önce onunla geliyorduk ve bu atkı ikimizin boynundaydı" dedi.

"BU COŞKUYU YAŞATAN HERKESTEN ALLAH RAZI OLSUN"

Etkinliğe Batman'dan katılan ve boynuna Yasin Börü'nün resminin bulunduğu atkı asan Nimetullah Kaya da Hz. Muhammed'e duyduğu sevgiyi anlattı.

"Beni buraya peygamber sevgisi getirdi. Bu çok büyük bir sevgidir. Bizim bu sevgiyi kalbimizden hiçbir zaman çıkarmamamız lazım. Bize bu coşkuyu yaşatan herkesten Allah razı olsun" diyen Kaya, peygambere duydukları sevgiyle Diyarbakır'a değil daha uzaklara da gidebileceklerini dile getirdi.

Gaziantep'ten gelen Mehmet Yakıt da peygamber sevdasının her şeye değer olduğunu vurgulayarak peygamber sevgisinin her yere yayılmasını temenni etti.

Kaynak: Dünya Bülteni

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.