Diyarbakır'daki 27 Sahabeye Büyük İlgi

Diyarbakır'ın Sur ilçesinde, PKK'lı teröristlerin saldırısı sonucu uzun süre ibadete kapalı olan ve yeniden ibadete açılan, içerisinde 27 şehit sahabenin metfun olduğu Hazreti Süleyman Camii'ne vatandaşlar yoğun ilgi gösteriyor.

Hazreti Süleyman Camii, Nasiriyye Camii Meşhed Camii, Murtaza Paşa Camii ve Kale Camii olmak üzere birçok isimle anılıyor. Minaresindeki kitabelerden anlaşıldığına göre Nisanoğlu Ebul Kasım tarafından 1155-1160 yılları arasında yaptırılan caminin en önemli özelliği Hz. Ömer döneminde Diyarbakır’ın fethinin buradan başlamasıdır.

Caminin bitişiğinde Osmanlılar döneminde yapılan Halid Bin Velid’in oğlu Süleyman ile Diyarbakır’ın Araplar tarafından alınışı sırasında şehit düşen diğer sahabelerin burada yattığı Meşhed bulunuyor. Sahabelerin burada yatıyor olması burayı günümüzde de canlı bir ziyaretgâh haline getirmiştir.

Batısında bir Sahabeler Türbesi, namazgâh ve bir çeşme bulunan caminin kuzeyinde de bir türbe ve bir çeşme vardır. Yapının mimarı belli değildir. Cami kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen bir alanı kaplıyor. Kuzeyinde bulunan son cemaat yerinden harime geçiş sağlanıyor. Neredeyse tamamı taştan yapılmış olan yapıda ilgi çekici süsleme özelliklerine rastlanıyor.

hz_suleyman_camii

HAZRETİ SÜLEYMAN CAMİİ'NE YOĞUN İLGİ

Diyarbakır'ın Sur ilçesinde, PKK'lı teröristlerin saldırısı sonucu uzun süre ibadete kapalı olan ve terör örgütüne yönelik operasyonun başarıyla tamamlanmasının ardından yeniden ibadete açılan 27 şehit sahabenin metfun olduğu Hazreti Süleyman Camii'ne vatandaşlar yoğun ilgi gösteriyor.

Cevat Paşa Mahallesi'ndeki camiye çocuklarıyla adeta akın eden vatandaşlar, ibadet ederek, sahabelerin kabirleri başında Kur'an okudu, dua etti.

Vatandaşlardan Nurettin Büyüm, terör saldırılarının yaşanmasında belediyenin sorumlu olduğunu, belediyenin caminin suyunu kesmeye çalıştığını savundu.

24_sahabeli cami2

Büyüm, "Caminin suyundan 12 kez numune alıp incelemeye götürdüler. Belediyenin bu suyu kesmek için olan gayretini hala anlamış değiliz. Artık bu çabalarından vazgeçsinler. Buranın güzelliğine bir katkı sunsunlar." dedi.

Sahabelerin Allah rızası için fethetmeye geldiğini, onların emanet ettiğini ruhu ve atmosferi yaşatmaları gerektiğini anlatan Nurettin Büyüm, caminin herkes için çok önemli olduğunu bildirdi.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.