Diyetler ve Egzersizler Zayıflamak İçin Yeterli mi?
Avustralyalı bilim insanlarının araştırması, yavaş ve istikrarlı kilo verenlerin de hızlı zayıflayanlar gibi ilerde kaybettikleri kiloları aynı şekilde geri alabildiğini ortaya koydu.
Avustralya'da 200 obezin katıldığı araştırmada, gönüllüler 12 haftalık hızlı ve 36 haftalık yavaş kilo verme programına tabi tutuldu. Yavaş kilo verme programına katılanların kilolarının yüzde 12,5'ni kaybettiği belirlendi. Hızlı kilo verme programına katılanların ise yüzde 12,5'ten daha fazla kilo kaybettiği ancak 3 yıl sonra her iki gruptakilerin verdikleri kiloların yüzde 71'ini geri aldığı görüldü. Ayrıca hızlı kilo verenlerin amaçlarına daha çabuk ulaştığı da belirtildi.
Araştırmaya imza atanlardan Diyetisyen Katrina Purcell, dünya genelinde obezite tedavisinde yavaş ve istikrarlı kilo kaybının önerildiğini, hızlı kilo kaybının verilen kiloların daha çabuk alınmasına yol açtığının düşünüldüğünü ancak sonuçların bunun aksini gösterdiğini vurguladı. Bu durumun hızlı kilo vermede uygulanan çok düşük kalorili diyetin daha fazla tokluk sağlamasından ve sınırlı yiyeceğin vücuttaki yağların yakımını artırmasından kaynakladığını belirten bilim adamları, ayrıca çabuk kilo vermenin kişileri diyete bağlı kalınması konusunda motive ederek daha iyi sonuçlar alınmasına yardım ettiğine dikkati çekti.
NEBEVÎ BESLENME USÜLLERİNİ HAYATIMIZA TATBİK ETMELİYİZ
Avustralyalı bilim adamlarının araştırmasının sonucu gösteriyor ki sağlıklı ve zinde bir vücuda kavuşmak gündelik diyetler ve egzersizlerle mümkün olmuyor. Bütün bunların yanısıra Kuran ve Sünnet çizgisinde, hela gıdalarla hayatımıza tatbik edebileceğimiz beslenme tarzları en sağlıklı sonuca ulaşmamıza yardımcı olacak. Nitekim Efendimiz -sallâllahu aleyhi ve sellem-'in, ashab-ı kiramın nezdinde bütün Müslümanlar için dile getirdiği nasihatler sağlıklı beslenme hususunda da yolumuzu aydınlatıyor.
İSLAM'DA SAĞLIKLI BESLENME
Cenâb-ı Hakk'ın kullarına, "Kur'ân ahlâkı"nı tebliğ etmesi için vazifelendirdiği sevgili Peygamberimiz Hazret-i Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, hayatı boyunca her konuda olduğu gibi sağlıklı olma ve dengeli beslenme hususunda da ümmetine örnek ve rehber olmuştur. Bundan yaklaşık 1400 küsur yıl önce yaşayan Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'in günümüze ulaşan hadîs-i şerifleri ve sünnet-i seniyyesi, bugünün tıp dünyasına da ışık tutmaktadır.
Sağlık, Allâh'ın lutfettiği en büyük nîmetlerden biridir. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
"Zenginlik hoştur, takva ile olursa zarar vermez. Sağlık, takva ile olursa, zenginlikten üstündür. Sağlıklı olmak, cennet nîmetlerindendir."
GÜNDE İKİ ÖĞÜN YEMEK
Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'in günde iki defa yemek yediklerini öğrenmekteyiz. Bunlardan birinin vaktini net olarak tespit edememekle beraber günün sabah ile öğle arasına tekâbül eden bir zamanda olduğunu söyleyebiliriz. Sabah kahvaltısını andıran bu öğün, mutlaka hafif yiyeceklerden ve ekseriyetle hurmadan oluşuyordu. Diğer öğün de akşam yemeği tarzında olup daha doyurucu yiyeceklerden meydana geliyordu. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'in akşam yemeğine önem verdiğini ve onu tavsiye ettiğini görmekteyiz. Bu hususla ilgili, "Bir avuç hurma ile de olsa akşam yemeklerinden vazgeçmeyiniz. Zira akşam öğününün ihmali, insanı ihtiyarlatır, bünyeyi yıpratır." buyurmuşlardır. (Tirmizî; İbn-i Mâce)
Sevgili Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- yaşadığı dönemde, yetersiz beslenmenin zararına dikkat çekerek:
"Yâ Rab, açlıktan Sana sığınırım; o, insanı hareketsiz bırakan ne kötü bir hâldir!" buyurmuştur. (İbn-i Sa'd, Nesaî, İbn-i Mâce)
Bir taraftan açlığın insan üzerindeki vahim tesirlerine değinirken, diğer taraftan yaşadığımız yüzyılın en önemli hastalıklarından biri olan"obezite"nin (aşırı şişmanlık) başlıca sebebi olan aşırı ve dengesiz beslenmenin zararlarına da dikkat çekmişlerdir:
"İnsanoğlu, midesinden daha kötü bir kap doldurmuş değildir. Esâsen insanoğluna, belini doğrultacak kadar, birkaç lokma yemesi yeterlidir. Yok, illâ daha fazla yemesi gerekirse, o takdirde, midesinin üçte birini yemekle, üçte birini içecekle doldursun, üçte birini de nefes payı olarak boş bıraksın!" (Müsned, IV, 132; Hâkim, el-Müstedrek, IV, 331-332)
AYVA SADIRLARA İNŞİRAH VERİR
Ayrıca sadırlara genişlik ve ferahlık vermesi bakımından ayva meyvesini tavsiye etmişlerdir. Talha -radıyallâhu anh- haber verir:
"Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'in yanına girmiştim. Elinde ayva vardı. Bana «Ey Talha! Şunu al, ye! Çünkü bu, kalbe rahatlık verir.» buyurdular."
Ümeyye ibn-i Zeyd, Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'in meyvelerden üzümle kavunu sevdiğini haber vermiştir. Yine bal ve bal şerbeti, Peygamber Efendimiz'in en sevdikleri arasındadır. Balın şifâ kaynağı olduğunu ve sayısız faydalarının bulunduğunu bilmeyen yoktur. Bununla ilgili "Tıbb-ı Nebevî"de, birçok ağır hastalıklara bile balın büyük faydalar sağladığı bildirilmiştir. Nitekim "İki şifâ veren şeyden istifâde edin: Bal ve Kur'ân." buyrulmuştur. (İbn-i Mâce, Tıb 7) Bunlardan biri bedene, diğeri ruha, kalp ve dimağa şifâ verir. Yine "Kim her ay üç sabah bal yerse, birçok belâ (hastalık) ona dokunmaz." buyrulmuştur. (İbn-i Mâce, Tıb 8)
PEYGAMBER EFENDİMİZ'DEN BESLENME TAVSİYELERİ
- "Sıcak yemek yemekten sakının! Çünkü o bereketi giderir. Soğutarak yemeyi tavsiye ederim. Çünkü o daha çok içe siner, bereketi daha büyüktür." (Suyûtî, Câmiu's–Sagîr, (Feyzü'l–Kadir'le birlikte), 3/120, Hadîs No: 2896)
- “Allah Teâlâ, yemek yedikten veya bir şey içtikten sonra kendisine hamdeden kuldan hoşnut olur.” (Müslim, Zikir 89. Ayrıca bk, Tirmizî, Et’ime 18)
- “Sizden birinizin lokması düştüğünde hemen onu alsın ve üzerine yapışanları temizleyip yesin, onu şeytana bırakmasın. Parmaklarını yalamadıkça da elini mendile silmesin. Çünkü o kimse, bereketin yemeğin neresinde olduğunu bilemez.” (Müslim, Eşribe 133-135)
- “Yemeği birlikte yiyiniz; besmele çekiniz; yemeğiniz bereketlenir” (Ebû Dâvûd, Et`ime 14. Ayrıca bk. İbni Mâce, Et`ime 17)
- “Deve gibi bir nefeste içmeyin. İki, üç nefeste için. Bir şey içeceğiniz zaman besmele çekin; içtikten sonra da elhamdülillah deyin.” (Tirmizî, Eşribe 13)
- “Hiçbir kişi, midesinden daha tehlikeli bir kap doldurmamıştır. Oysa insana kendini ayakta tutacak bir kaç lokma yeter. Şayet mutlaka çok yiyecekse, midesinin üçte birini yemeğe, üçte birini içeceğe, üçte birini de nefesine ayırmalıdır.” (Tirmizî, Zühd 47. Ayrıca bk. İbni Mâce, Et’ime 5)
- “Yemeğe tuz ile başlamak ve bitirmek yetmiş derde devadır.” (Riyaz’ün Nasihin)
- “Mümin ek bağırsağını doyurmak için içer, kafir ve münafık ise yedi bağırsağını doldurmak için içer.” (Tirmizi)
- “Eti dişlerinizle ısıra ısıra yiyiniz. Çünkü bu şekil yemek daha lezzetli ve daha hoştur.” (İbn Mace, Ebu Davud)
YORUMLAR