Doğruluk ile İlgili Hadisler
Peygamberimiz (sav.) doğruluk ve dürüstlük (doğru ve dürüst olmak) hakkında ne buyurmuştur? Doğruluk hakkında bazı hadis-i şerifler...
Peygamberimiz (sav.), doğruluk ve dürüstlüğün en güzel örneği idi. O, çocukluğundan itibaren doğruluktan ayrılmamış, hiç yalan söylememiştir. Bu yüzden kendisine “El-Emin: kendisine güvenilen, hıyanet etmeyen, sözünde duran, vefalı kime” denmiştir. Peygamberimiz (sav.), ümmetine de doğruluğu ve dürüstlüğü tavsiye etmiştir.
DOĞRULUK İLE İLGİLİ HADİSLER
Abdullah (b. Mes‘ûd)’dan nakledildiğine göre, Allah Resûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
“Doğruluktan ayrılmayınız. Muhakkak ki doğruluk iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Kişi devamlı doğru söyler ve doğru olanı ararsa Allah katında ‘sıddîk’ (özü sözü bir olan kişi) olarak yazılır. Yalandan sakının! Çünkü yalan kötülüğe, kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleyip, yalanı araştıra araştıra Allah katında yalancı olarak yazılır.” (Müslim, Birr, 105)
***
Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
“Her duyduğunu söylemesi, kişiye yalan olarak yeter!” (Ebû Dâvûd, Edeb, 80)
***
Ebû Hüreyre(ra) tarafından nakledildiğine göre, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
“İman ile küfür, doğruluk ile yalancılık, hıyanet ile emanet bir şahsın kalbinde birlikte bulunamaz.” (İbn Hanbel, II, 349)
***
Süfyân b. Abdillah es-Sekafî’den rivayet edildiğine göre o, şöyle demiştir:
“Ya Resûlallah! Müslümanlığa dair bana bir söz söyle ki o konuda sizden sonra hiç kimseye bir şey sorma ihtiyacı hissetmeyeyim.” dedim. Bunun üzerine Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol.” (Müslim, Îmân, 62)
***
Ebû Hüreyre anlatıyor:
Allah Resûlü-sallâllâhu aleyhi ve sellem-, (Medine pazarında dolaşırken) bir buğday yığınının yanına geldi. Elini yığının içine daldırınca parmakları ıslandı. Satıcıya, “Bu da nedir buğday sahibi?” diye sordu. O da, “Üzerine yağmur yağmıştı ey Allah’ın Resûlü!” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Öyleyse insanların görmeleri için ıslak olan kısmı üste koyman gerekmez miydi? Kim aldatırsa benden değildir.” (Müslim, Îmân, 164)
***
Süfyân b. Esîd el-Hadramî, Rasûlullah’ı -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle derken işittiğini nakletmiştir:
“Bir konuda sana inandığı hâlde kardeşine yalan söylemen ne kadar büyük bir ihanettir!” (Ebû Dâvûd, Edeb, 71)
***
Ebü’l-Havrâ’ es-Sa‘dî anlatıyor:
Hasan b. Ali’ye “Rasûlullah’tan -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ne öğrendin?” diye sordum. Dedi ki: Rasûlullah’tan -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şunu öğrendim: “Seni şüphelendireni bırak, şüphelendirmeyene bak. Çünkü doğruluk kalbin huzura ermesidir. Yalan ise şüpheden ibarettir.” (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 60)
***
Abdullah b. Amr’ın rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:
“Şu dört özellik kimde bulunursa o, tam bir münafık olur. Kimde bu niteliklerden biri bulunursa onu terk edinceye kadar kendisinde münafıklıktan bir özellik vardır: Kendisine bir şey emanet edildiğinde hıyanet eder, konuştuğunda yalan söyler, söz verdiğinde sözünde durmaz, husumet ettiğinde haddi aşar.” (Buhârî, Îmân, 24)
***
Ebû Saîd’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
“Dürüst ve güvenilir tüccar; peygamberler, sıddıklar (dosdoğru kimseler) ve şehitlerle beraberdir.” (Tirmizî, Büyû‘, 4)
***
Hakîm b. Hizâm’ın naklettiğine göre, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
“Alışveriş yapanlar birbirlerinden ayrılmadıkları sürece (alışverişi kabul edip etmeme konusunda) serbesttirler. Eğer dürüst davranırlar ve (malın kusurunu) açıkça söylerlerse alışverişleri bereketlenir. Fakat kusuru gizler ve yalan söylerlerse yaptıkları alışverişin bereketi gider.” (Ebû Dâvûd, Büyû‘, 51)
***
Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
“Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona hainlik yapmaz, ona yalan söylemez, onu zor durumda yüzüstü bırakmaz.” (Tirmizî, Birr, 18)
***
İsmâil b. Ubeyd b. Rifâ‘a’nın, babası aracılığıyla dedesinden naklettiğine göre;
Dedesi (Rifâ‘a b. Râfi‘) Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile birlikte namazgâha gitmişti. Hz. Peygamber, insanların alışveriş yaptıklarını gördü ve “Ey tüccar topluluğu!” diye seslendi. Onlar da Allah Resûlü’ne karşılık verdiler. Başlarını kaldırıp gözlerini ona çevirdiler. Bunun üzerine Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: “Allah’tan korkan, iyilik yapan ve dürüst davrananlar hariç, tüccarlar kıyamet günü günahkârlar olarak diriltileceklerdir.” (Tirmizî, Büyû‘, 4)