Duası Kabul Edilen İki Kişi
Hz. İsa’nın (a.s.) ümmetinden duası kabul edilen iki kişi.
Rivâyet edilir ki:
Bir gün İsâ -aleyhisselâm-, İsrailoğulları’ndan sâlih zannedilen bir kimse ile şehir dışına çıkmıştı. Halk arasında fâsıklığıyla meşhur günahkâr bir adam da büyük bir eziklikle peşlerine takılmıştı. İstirahat için mola verildiğinde bu günahkâr kul, samîmî bir nedâmet ve mahcûbiyet hâli içinde, gönlü kırık olarak onlardan ayrı bir yere oturdu ve merhametlilerin en merhametlisi olan Hak Teâlâ’nın yüce affına sığınarak:
“–Rabbim! Şu yüce peygamberinin hürmetine beni affet!” diye duâ eyledi.
Salih zannedilen kişi ise, onu fark edince küçümsedi, hakîr gördü ve ellerini semâya kaldırıp:
“–Allâh’ım! Yarın kıyâmet günü beni bu adamla birlikte haşreyleme!” diye ilticâda bulundu.
Bunun üzerine Cenâb-ı Hak Îsâ -aleyhisselâm-’a şöyle vahyetti:
“–Yâ Îsâ, kullarıma söyle; ikisinin de duâsını kabul ettim. Boynu bükük mücrim kulumu affedip kendisini Cennetlik kıldım. Halkın sâlih zannettiği kişiye gelince, onu da, benim affettiğim kulumla beraber olmak istemediği için Cennetliklerden kılmadım.”
KISSADAN HİSSE:
İlâhî lânet ve gazaba uğrayanların dışında her ne sebeple olursa olsun Allâh’ın kullarını istihkar (hor-hakir görmek), kalbin bir cinâyetidir. Bu cinâyeti işleyenlerse, ilâhî muhabbetten uzak, taş kesilmiş nasipsiz kalblerdir. Esasen bir kimse, başkasını küçümseyip hor görmekle onu alçaltmaktan ziyâde, kendini alçaltıp perişân etmiş olur. Nitekim Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurur:
“Birinin, din kardeşini hor ve hakîr görmesi, ona günah olarak yeter.” (Müslim, Birr, 32)
Şâir ne güzel söyler:
Harâbât ehline hor bakma zâhid,
Defîneye mâlik vîrâneler var!
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, İmandan İhsana Tasavvuf, Erkam Yayınları