Düğünde Nelere Dikkat Edilmeli?

Müslümanın düğünü nasıl olmalıdır? Düğünde nelere dikkat edilmelidir? Osman Nûri Topbaş Hocaefendi cevaplıyor.

MÜSLÜMANIN DÜĞÜNÜ NASIL OLMALI?

Toplumun müşterek sevinci olan düğünleri, Efendimiz tervic eder, teşvik eder. Allâh’ın hükümlerine göre icrâ edilen nikâh meclisleri ve cemiyetleri mübarektir, duaların kabul olacağı mekânlardır. Bu düğünde evlenenlerin en büyük ihtiyacı da ümmet-i Muhammed’in duasıdır.

Onun için sâlihler, fakirler, garipler vesâire, bu merasime iştirak ettirilmelidir, onların duaları alınmalıdır. Çünkü yeni bir hayatın başlangıcı olan bu evlilikte hayat, takvâ temelleri üzerine inşa edilmelidir.

Yeni bir hayata başlarken, işte bu merasim, Kur’ân-ı Kerîm tilâveti ile mânevî sohbetlerle, Cenâb-ı Hakk’a dualar ve ilticâlarla olmalıdır. İnsan en çok duaya muhtaçtır. Peygamberler bile dua hâlindedir.

Cenâb-ı Hak Furkan sûresinde:

“Onlara söyle (buyuruyor gafillere) onların duaları olmasa onlar ne işe yarar?” buyuruyor. (Bkz. el-Furkân, 77)

Demek ki bu düğünlerde de en çok muhtaç olduğumuz, evlenen bu gençlerin saâdeti için Cenâb-ı Hakk’a ilticâ etmek ve dua etmek olacak. Onun için toplumun fakir, zengin, vesaire, şu bu, rütbe, şu bu almadan, bütün kesiminden bu düğünlere davet edilmeli. O düğünlerde onların duaları alınmalıdır.

Bilhassa fakirlerin, sâlihlerin ihmal edildiği ikramlarla adım atılmamalıdır. O aile yuvası da Cenâb-ı Hakk’ın rahmeti, inâyeti ile bereket tecellî etsin o yuvada. O yuvada Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in rûhânî dokusundan hisseler tecellî etsin.

O yuvada göz nûru olacak hayırlı nesiller yetişsin. Maalesef, maalesef, maalesef bugün pek çok düğün İslâmî ölçü ve hassasiyetlerden uzaklaşarak icrâ ediliyor. Müslümanların düğünü, gayr-i müslimlerin düğünü gibi olmamalıdır.

Aile içinde maddî ve mânevî yıkım sebebi olan israf çılgınlıkları, gösteriş, riyâ, bunlar düğünlerde olmamalıdır. Bu güç gösterisi israf, bir felakettir. İsraf edenlere Cenâb-ı Hak; “…Şeytanların arkadaşlarıdır. Şeytan ise Rabbine çok nankördür.” buyuruyor. (Bkz. el-İsrâ, 27)

Demek israf olunca o düğünde bereket ve rahmet, o düğünde olması mümkün değil. Kadın-erkek ihtilâtlarının olduğu, mahremiyetin çiğnendiği yerde olmamalıdır düğünler.

Helâl-haram sınırlarının unutulduğu bir merasim de olmamalıdır. İslâm’ın tanımadığı bu hâller, evliliğin rûhâniyet tarafını zedeler. Zira saâdeti ihsan edecek, Cenâb-ı Hak’tır.

İslâm bir bütündür. Hayatın her safhasında yaşanır ve bazı safhalarda terk edilemez.

Hayatımızın her safhasını İslâm’ın ölçüleri ile düzenlememiz zarurîdir. Bunun için İslâm’ın hassasiyetleri, ahlâkı ve rûhâniyeti, düğünlerimize aksetmelidir ki Cenâb-ı Hakk’ın o düğünlerde rahmeti tecellî etsin.

Nasıl bir âile düzeni istediğini Cenâb-ı Hak, Furkan sûresinde bildiriyor.

“(Ve o kullar): Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl! derler.” [el-Furkân, 74])

“Gözümüzün nûru «قُرَّةَ اَعْيُنٍ» aydınlatacak, eşler ve zürriyetler.” buyruluyor.

İslam ve İhsan

İSLAM’A UYGUN DÜĞÜN NASIL OLUR?

İslam’a Uygun Düğün Nasıl Olur?

İSLAMİ ÖLÇÜDE DÜĞÜN NE OLMALI?

İslami Ölçüde Düğün Ne Olmalı?

İSLAM’A GÖRE DÜĞÜNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR

İslam’a Göre Düğünde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.