Düğünlerimiz Nasıl Olmalı?

İslami düğün nasıl olur? Müslümanın düğünü nasıl olmalı? Osman Nuri Topbaş Hocaefendi açıklıyor.

MÜSLÜMANIN DÜĞÜNÜ NASIL OLMALI?

Düğünler, toplumun müşterek sevincidir. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bu düğünleri terviç ediyor. Allâhʼın hükümlerine göre icrâ edilen nikâh meclisleri ve cemiyetleri mübârektir ve duâların kabul olacağı mekânlardır. Tabi nikâhlar alenî olmalıdır.

Bir düğünde, evlenenlerin en büyük ihtiyacı da ümmet-i Muhammedʼin hayır duâsıdır. Çünkü yeni bir hayatın başlangıcı olan bu evlilikte hayat, takvâ temelleri üzerinde inşâ edilmelidir.

Bu yeni hayata;

–Kurʼân-ı Kerîm tilâvetiyle,

–Mânevî sohbetlerle,

–Cenâb-ı Hakkʼa duâlar ve ilticâlarla,

–Bilhassa fakirlerin ve sâlihlerin ihmâl edilmediği ikramlarla adım atılmalıdır ki;

  • O âile yuvasında Cenâb-ı Hakkʼın rahmeti, bereketi ve inâyeti tecellî etsin.
  • O yuvada Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizʼin âile hayatının rûhânî dokusundan hisseler bulunsun.
  • O huzurlu yuvada göz nûru olacak hayırlı nesiller yetişsin -inşaallah-.

Fakat bugün -maalesef- pek çok düğün, İslâmî ölçü ve hassasiyetlerden uzaklaşarak icrâ ediliyor.

Hâlbuki müslümanın düğünü, gayrimüslimlerin düğünü gibi olmamalıdır.

–Âile için maddî-mânevî yıkım sebebi olan israf çılgınlıkları, güç gösterileri, havâî fişekler, lüks ve şatafat yarışı,

–Kadın-erkek ihtilâtının olduğu, mahremiyetin çiğnendiği,

–Helâl-haram sınırlarının unutulduğu bir merâsim olmamalıdır.

Bütün bunlar bize yabancı bir dünyanın, egoizm, hodgâmlık, savurganlık ve enâniyet ihtivâ eden menfîlikleri... Sanki aşağılık duygusunu bastırma hareketleri...

İslâm’ın tanımadığı bu hâller de  evliliğin rûhânî tarafını zedeliyor. Zira saâdeti ihsan edecek Allah Teâlâ’dır.

İslâm, hayatın her safhasını en güzel sûrette tanzim eder. Yani İslâm bir bütündür. Hayatın bazı safhalarında yaşanıp bazı safhalarında terk edilemez. Bu hakîkatten gâfil olarak yaşayanlara, Cenâb-ı Hak soruyor:

“Yoksa siz, Kitâb’ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz?..” (el-Bakara, 85)

Dolayısıyla hayatımızın her safhasını İslâm’ın ölçüleriyle düzenlememiz zarurîdir.

Bunun için İslâm’ın hassâsiyetleri, ahlâkı ve rûhâniyeti, düğünlerimize de aksetmelidir ki Cenâb-ı Hakk’ın rahmet ve bereketi tecellî etsin.

İslam ve İhsan

İSLAMİ ÖLÇÜDE DÜĞÜN NE OLMALI?

İslami Ölçüde Düğün Ne Olmalı?

İSLAM’A UYGUN DÜĞÜN NASIL OLUR?

İslam’a Uygun Düğün Nasıl Olur?

İSLAM’DA NİKAH VE DÜĞÜN MERASİMİ

İslam’da Nikah ve Düğün Merasimi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.